Yavaş yürümek. Koşmak. Ticaret yapmak. Tavan akmak. Gece kararmak. (- o) : Sarkıtmak, uzatmak. |
ÏóÌøó ÜÜÜõÜÜ ÏÌøÇ æ ÏóÌíÌÇ |
Hava bulutlandı. Silâhlandı. (- o) : Silâh giydirdi. |
ÏóÌøóÌóÊ ÇáÓãÇÁ |
Tavuk. Yumak. Atın gerdanındaki bir çift yumru kısım. |
ÇáÏøóÌÇÌÉõ (Ì) ÏóÌÇÌñ æ ÏõÌõÌñ |
Zifiri karanlık. |
ÇáÏøóÌøóÉõ (Ì) ÏõÌóÌñ |
Şaşmak. Sarhoş olmak. Birbirine girmek. |
ÏóÌöÑó ÜÜÜóÜÜ ÏóÌóÑð |
Lobya, fasülye. |
ÇáÏøó õÌúÑ |
Zifiri karanlık. |
ÇáÏøóíÌæÑ (Ì) ÏóíÇÌíÑõ |
Yalan söylemek. (- o) : Üstünü örtmek, katranlamak. Altın suyuna batırmak. Gerçeği bâtıl göstermek. |
ÏóÌóáó ÜÜÜõÜÜ ÏóÌúáÇð |
Dışkı, gübre. |
ÇáÏøóÌóÇá |
Katran. |
ÇáÏøõÌóÇáÉ |
Kararmak. Yağmur yağmak. (- bi) : İkamet etmek. Alışmak. |
ÏóÌóäó Çáíæ ãõ ÜÜÜõÜÜ ÏóÌúäðÇ æ ÏõÌõæäðÇ |
Evcil hayvan. |
ÇáÏÇÌä (Ì) ÏóæÇÌöäõ |
Gece karanlığı. |
ÇáÏøõÌìó |
Düğme. |
ÇáÏøõÌóÉõ (Ì) ÏõÌìð |