Yavaş ve sessiz yürümek. (- fî) : Geçmek.

ÏóÈøó ÜÜÜöÜÜ ÏóÈðÇ æÏóÈöíÈðÇ

Hayvan, binek hayvanı.

ÇáÏøóÇÈøóÉõ (Ì) ÏæÇÈøõ

Kabak.

ÇáÏøõÈøóÇÁõ

Ayı.

ÇáÏøõ Èøõ (Ì) ÏöÈóÇ Èñ æ ÏöÈóÈóÉ

Küçükayı yıldızları.

ÇáÏøõÈøõ ÇáÃÖúÛóÑõ

Büyükayı yıldızları.

ÇáÏøõÈøõ Çáà ßÈÑ

Mancınık. Tank.

ÇáÏøóÈøóÇÈóÉõ

Yürüyen. Yürüyüş.

ÇáÏøóíöÈõ

Nakışlamak, süslemek.

ÏóÈóÌó ÇáÔìÁ õÏóÈúÌðÇ

Halis ipek kumaş.

ÇáÏøöíÈÇÌ : (Ì) ÏóÈÇÈíÌõ æ ÏóíÇÈíÌ

Yüz teninin güzelliği. Kitabın başlangıcı. Mahkeme hükmünün giriş kısmı.

ÇáÏøóíÈÇÌÉ

At ayağının sesine benzer ses. Davul ve sesi.

ÇáÏøóÈÏóÈÉ

Rüzgâr günbatısına çevirmek. Çekip gitmek. İhtiyarlamak. Ölmek. (- o) : Peşinden gitmek. Ok hedefi geçmek.

ÏóÈóÑóÊö ÇáÑíÍõ ÜÜÜÜõÜÜ ÏõÈõæ ÑðÇ

Hayvanının arkası yağır oldu. (- o) : Geride bıraktı.

ÃÏúÈóÑó

İdare etti, sonunu düşündü. Başkasından rivayet etti. Kölesinin hürlüğünü kendi ölümüne bağladı.

ÏóÈøóÑó ÇáÇóãÑó æ Ýíå

Arkasından geldi. Tercih etti. Sonunda gördü, anladı.

ÇÓúÊóÏúÈóÑóåõ

Tâbi. Her şeyin sonu.

ÇáÏøóÇÈöÑõ (Ì) ÏóæóÇÈöÑõ

Ölüm, helâk.

ÇáÏøóÈÇÑõ

Arka, sırt. Oturak.

ÇáÏø ÈõæÑõ (Ì) ÃÏúÈÇÑñ

Batı rüzgârı.

ÇáÏø ÈõæÑõ (Ì) ÏõÈõÑñ º æÏóÈÇÆöÑ

Çomak. Bakır çivi. Perçin çivisi.

ÇáÏøóÈõæÓ (Ì) ÏóÈÇÈíöÓõ

Hurma balı, hurma şirası. Siyah.

ÇáÏøóÈúÓõ

Deriyi tabaklamak.

ÏóÈóÛó ÇáÌöáÏó ÜÜÜõÜÜ ÏóÈúÛðÇ æ ÏöÈÇÛðÇ æ ÏöÈÇÛóÉð

Tabaklama. Tabaklık.

ÇáÏøóÈÇÛÉõ

Tabak.

ÇáÏøóÈÇÛõ

Tabaklamaya yarayan şey.

ÇáÏøöÈúÛõ

Toplamak. Yumaklamak. Düzeltmek. Gübrelemek. Sopalamak.

ÏóÈóá ÇáÔìÁó ÜÜÜõÜÜ ÏóÈúáÇð æ ÏõÈõæ áÇð

Gübre.

ÇáÏøóÈÇá (Ì) ÃÏúÈöáóÉ

Bakalorya ile doktora arasındaki diploma.

ÇáÏøöÈáõæã

 

ÇáøõÏÈÇøóÁ ÇäÙÑ : ÏÈÈ