|
Şeftali. Erik. |
الخوْخُ |
|
Işık deliği. Büyük kapının ortasındaki küçük kapı. |
الخَوْخةُ |
|
Uzaklaştı. (- o, ilâ) : Muhalefet etti. (- o) : Sıtma nöbet nöbet geldi. |
خاوَذَ عنه |
|
Miğfer. |
الخُوذَة (ج) خُوَذٌ |
|
Öküz böğürmek. Zayıflamak, kırılmak. |
خارَ الثَّورُ ـــُــ خَوْرًا و خُوَارًا |
|
Sığır, davar ve ok sesi. |
الخُوَارُ |
|
Kalabalığa girmek. Geri dönmek. (- o) : Mızraklamak. Kaba koymak, doldurmak. |
خاش فلانٌ ـــُــ خوْشًا |
|
Gözü dar olmak. Bir gözü diğerinden küçük olmak. |
خَوِصَ ـــَــ خَوَصًا |
|
S. müş. Kuyunun suyu azalmak. |
أ خْوَصُ و هى خَوْصاءُ |
|
Gözünü daraltıp nişan aldı. |
خَاوَصَ |
|
Hurma, hindistan cevizi v.b. gibi yaprağı. |
الخَوْصُ |
|
Söze dalmak.(- bi) : Suya götürmek. (- o) : Suya girmek, suya girip yürümek. Dalmak. |
خاضَ القومُ فى الحديث ــــُــ خَوْضً |
|
Korkmak, endişe etmek. |
خافَ ــــَــ خَوْفًا و مخافةً و خيِفةً |
|
Savaş. |
الخَوْفُ |
|
Yer genişlemek. Uzayıp incelmek. Salaklaşmak. Şaşı olmak. Uyuz olmak. |
خَوِقَ المكانُ ـــَــ خَوَقًا |
|
İşlerini görmek, düzene koymak, bakmak.Büyüklenmek . |
خال فلانٌ على أ هله خَوْلاً و خِيالاً |
|
Lütfetti, bahşetti. |
خوله الشىء |
|
Dayı edindi. (- o) : Dayı dedi. Üzerinde durdu. |
تَخوَّل |
|
Dayı. |
الخَال (ج) أخْوال و خُوول |
|
Köle, cariye, hizmetçi v.b. gibi Allah’ın nimetleri. |
الخَول |
|
Taze, yaş, yeni, işlenmemiş. |
الخَامُ |
|
Eksiltmek. Sözünde durmamak. Emaneti yerine getirmemek. Zulmetmek. Samimi olmamak. |
خانَ الشى ء ـــُــ خَوْ نًا و خيانَةً و مَخَانَةً |
|
Hiyanet. |
الخائِنةُ |
|
Konak. Sayı hanesi. |
الخَانةُ |
|
Sofra. |
الخُوَان (ج) أ خوِنةٌ |
|
Bal. |
الخَوُ |
|
Issız kalmak, boşalmak. Aç kalmak. Yıldız düşmek. Çakmak ateş çıkarmamak. (- o) : Kapmak. Yönelmek. |
خَوَى المكان ُ والبيتُ و غير هما ـــِــ خَيَّا |
|
Belâ. |
الخاوية |