Ateşin alevi bitmek. Bir şey bırakmadan ölmek. Sessiz ve hareketsiz kalmak.

ÎóãóÏÊ ÇáäÇÑõ ÜÜÜõÜÜ ÜÜÜõÜÜÎõãõæÏðÇ

Sönmüş ve ölmüş insan

ÇáÎóÇ ãöÏõ

Örtmek, gizlemek. Şarap içirmek. Mayalamak. (- min) : Utanmak.

ÎóãóÑóåõ ÜÜÜõÜÜ ÎóãúÑðÇ

Hür kimseyi köle diye sattı. (- bi) : Gizlendi. (- o) : Karıştı, alıştı. İkâmet etti.

ÎÇãóÑó

Örtü, baş örtüsü. Sarık.

ÇáÎöãóÇÑ (Ì) à ÎúãÑÉ º æÎõãõÑñ º æ ÎõãúÑñ

Şarap. Üzüm.

ÇáÎóãúÑ (Ì) ÎõãõæÑ

Güzel koku.

ÇáÎõãúÑÉ

Şarap satan

ÇáÎóãÇÑ

Meyhane.

ÇáÎóãóÇÑÉ

Maya.

ÇáÎóãóíÑÉ

Beşer beşer.

ÎõãÇÓó

Beşli.

ÇáÎõãÇÓöìø

Beş.

ÇáÎóãúÓ

Beşte bir.

ÇáÎõãúÓ (Ì) ÃÎãÇÓ

Perşembe günü. Ordu.

ÇáÎóãíÓõ (Ì) ÃÎãöÓÉñ æ à ÎãöÓÇÁõ

Tırmalamak, derisini yaralamak.

ÎóãóÔó æÌååó ÜÜÜõÜÜ ÎóãúÔðÇ º æÎóãæ ÔðÇ

Hafif yara.

ÇáÎõãóÇÔÉ

Karın boşalmak, çekilmek. (- o) : Zayıflatmak.

ÎóãóÕó ÇáÈØäõ ÜÜÜõÜÜ ÎóãúÕðÇ æ ÎóãõæÕðÇ æ ãóÎúãóÕóÉð

S. müş.

Ýåæ ÎóãöíÕñ (Ì) ÎöãóÇÕñ

Ayağının altı çukur kimse.

Ýåæ ÎóãúÕÇäñ æåì ÎóãúÕÇäÉ (Ì) ÎóãöÇÕñ

Ayağın altındaki çukur.

ÇáÇóÎúãóÕ

Nakışlı siyah veya kırmızı elbise.

ÇáÎóãöíÕÉõ

Açlık.

ÇáãóÎúãóÕóÉõ

Güzel kokulu. Ekşimiş süt. Acı. Meyveli bir nevi misvak ağacı.

ÇáÎóãúØõ

Harap olup izi yok olmak. Adı sanı anılmamak. (- o) : Sesini kısmak.

Îóãóáó ÇáãäÑáõ ÜÜÜõÜÜ Îõãõæ áÇð

Önemsiz kişi.

ÇáÎÇãöáõ (Ì) ÎóãóáóÉ

Mafsal ağrısı.

ÇáÎõãóÇáõ

Kadife. Saçaklı yaygı.

ÇáÎóãöíáõ

Et bozulmak, kokmak. Hüngür hüngür ağlamak. (- o) : Süpürmek, temizlemek. Kesmek.

Îóãøó ÇááøóÍúãõ ÜÜÜõÜÜ ÎóãøóÇ æ Îõãõæ ãðÇ

Süprüntü. Sofra ufantısı.

ÇáÎõãóÇãóÉõ

Ağaçsız bahçe.

ÇáÎöãøõ

Kümes. Folluk.

ÇáÎõãøõ

Tahmin etmek.

Îóãóäó ÇáÔìÁó ÜÜÜõÜÜ ÎóãúäðÇ