|
Karıştırmak. Kılıcı nakışlamak. Üstünkörü yapmak. |
ÎóÔóÈóåõ ÜÜÜöÜÜ ÎóÔúÈðÇ |
|
Ağaç, kütük. |
ÇáÎóÔóÈóÉõ (Ì) ÎóÔóÈñ æ ÎõÔõÈñ |
|
Ahşap ev. |
ÇáãõÎóÔøóÈõ |
|
Silâhlı ve zırhlı insan topluluğu. Haşhaş. |
ÇáÎóÔúÎóÇÔõ |
|
Sefil kişiler. Deniz köpüğü, çörçöpü. Özsüz arpa. İşe yaramaz değersiz şeyler. |
ÇõáÎÔÇÑõ |
|
Gurup halinde bal ve eşek arısı. Arı beyi. Arı yuvası. Kireç puru. Tepe. |
ÇáÎóÔúÑóãõ (Ì) ÎóÔóÑöãõ |
|
Haşarat. Küçük kuşlar. İnce hırka. Zeki ve sempatik. |
ÇáÎóÔóÇÔõ |
|
İtaat etmek, boyun eğmek, korkmak. Sesini alçaltmak. Yere bakmak. Önünde eğilmek. Sükûnet bulmak. Kurumak. Güneş tutulmak. |
ÎóÔóÚ ÜÜÜóÜÜ ÎõÔæÚðÇ |
|
Tepe. |
ÇáÎõÔúÚóÉ (Ì) ÎõÔóÚñ |
|
Ses çıkarmak. Kaybolmak. Geceleyin dolaşmak. Donmak. (-fi) : Girmek. (-o) : Başını yarmak. |
ÎóÔóÝ ÜÜÜõÜÜ ÎÔÝðÇ º æÎõÔõæ ÝðÇ |
|
Yeni doğmuş ceylan yavrusu. |
ÇáÎõÔúÝ |
|
Hareket, ses. Hışırtı. |
ÇáÎóÔúÝÉ |
|
Kıymetsiz, aşağı. Yumurta kabuğu. Yaban hurması. |
ÇáÎóÔóáú |
|
Koku alamama hastalığı. Büyük burun. Büyük dağ. Arslan. |
ÇáÎõÔÇã |
|
Geniz. |
ÇáÎóíúÔõæã |
|
Sert olmak. |
ÎóÔäó ÜÜÜõÜÜ ÎõÔæäÉð æ ÎóÔúäðÇ æ ÎóÔÇäÉð |
|
S. müş. |
ÎóÔíäñ æ ÎóÔöäñ (Ì) ÎõÔõäñ |
|
Silâhlı bölük. |
ßÊíÈÉñ ÎóÔúäÇÁõ |
|
(-o) : Korkmak. Saygı göstermek. Ummak. |
ÎóÔöìó ÜÜÜóÜÜ ÎóÔúíóÉð |