Meme şişmesi.

ÇáÎóæúÒóÈõ

Erkek deve kuşu yavrusu.

ÇáÎóíúÒóÈÇä

Göz küçük olmak, şaşı olmak. Göz açıp yummak. Göz ucundan bakmak.

ÎóÒöÑóÊö ÇáÚíäõ ÜÜÜóÜÜ ÎóÒóÑðÇ

Et ve undan yapılan yemek.

ÇáÎóÒöíÑóÉ

Yumuşak ağaç. Kamış. Dümen.

ÇáÎóíúÒõÑóÇä

İpek ve yünle dokunmuş kumaş. Halis ipek kumaş.

ÇáÎóÒøõ (Ì) ÎõÒõæÒñ

İpekçi.

ÇáÎóÒøóÇÒõ

Arkadaşlarıyla beraber yürürken geri kalmak. Öç almak. (-o) : Kesmek. Almak.

ÎÒóÚó Úä ÃÕÍÇÈå ÜÜÜóÜÜ ÎóÒúÚð

Mizahî, gülünç sözler.

ÇáÎóÒóÚúÈóáõ

Bâtıl.

ÇáÎõÒóÚúÈöáõ

Tuğla, kiremit saksı.

ÇáÎóÒóÝ

Ok yaydan çıkmak. Karnındakini çıkarmak. (-o) : Delmek. Okla vurmak.

ÎóÒóÞ ÇáÓåãõ ÜÜÜöÜÜ ÎóÒÞð

Topal oldu. Tek başına kaldı. (-o) : Kesti, kopardı.

ÇÎúÊóÒóá

Kesildi, ayrıldı.

ÇäúÎÒá

Yarmak, delmek.

ÎóÒóãóå ÜÜÜöÜÜ ÎóÒúãðÇ

Hükmü altına almak.

æ Ü ÃäÝó ÝáÇä

Erkek yılan.

ÇáÃóÎúÒóãõ

Şebboy ve lavanta çiçeği.

áÎõÒÇãóì

Devenin burnuna takılan halka.

ÇáÎöÒóÇãÉ (Ì) ÎóÒóÇÆãõ

Bozulmak, kokmak. (-o) : Kasaya koymak. (-an) : Vermemek. Saklamak.

ÎóÒóäó ÇááøóÍúãõ æÇáØøóÚÇãõ ÜÜÜõÜÜ ÎóÒúäðÇ ÎõÒõæäðÇ

Hazine, kasa.

ÇáÎöÒóÇäóÉõ (Ì) ÎóÒóÇÆäõ

Belâya uğramak, rezil olmak. İtibar ve önemini kaybetmek. Mahvolmak. Utanmak. 

ÎóÒöìó ÜÜÜóÜÜ ÎóÒðì æÎóÒúíÉð

S. müş.

ÎóÒúíÇäõ æ åì ÎóÒíÇ (Ì) ÎóÒÇíÇ

Belâ. Utanacak huy ve hal.

ÇáÎöÒúíÉ