Yalan söylemek. (-o) : Yaralamak. Sokmak.

ÎóÏóÈó ÜÜÜõÜÜ ÎóÏúÈðÇ

İri, sert, kaba.

ÇáÎöÏóÈøõ

Eksik yapmak, eksiltmek. Çocuk düşürmek.

ÎóÏóÌó ÜÜÜõÜÜ ÎöÏóÇÌðÇ

Kazımak, çukur açmak. Yarmak.

ÎóÏøó ÇáÇóÑÖ ÜÜÜõÜÜ ÎóÏøðÇ

Hendek, uzun çukur.

ÇáÇõÎúÏæÏ (Ì) ÃÎóÇÏöíÏõ

Yanak. Yan. Cemaat.

ÇáÎóÏø (Ì) ÎõÏæÏñ

Örtünmek. Bir yerde kalmak. Şaşmak.. sürüden ayrılmak. (-o) : Örtmek.

ÎóÏóÑó ÜÜÜõÜÜ ÎóÏúÑðÇ

Oturulacak yer. Perde. Arslan yatağı.

ÇáÎöÏúÑ (Ì) ÎõÏõæÑñæ ÃÎúÏóÇÑñ

Soymak, kazımak, tırmalamak.

ÎóÏóÔó ÇáÌáÏó æ äÍæå ÜÜÜöÜÜ ÎóÏúÔðÇ

Yırtık izi.

ÇáÎóÏúÔ (Ì) ÎõÏõæÔñ

Hali değişmek. Gizlenmek. Bozulmak. Eksilmek, azalmak. (o) : hile yapmak, tuzak kurmak.Gizlemek. yiyeceksiz hapsetmek.

ÎóÏóÚó ÜÜÜóÜÜ ÎóÏúÚðÇ

Hile, tuzak.

ÇáÎõÏúÚóÉõ (Ì) ÎõÏóÚñ

Gemi personeli, dümeni.

ÇáÎóÏúÝõ

İşini görmek, hizmet etmek.

ÎóÏóãóåõ ÜÜÜöÜÜ ÎöÏúãóÉð

Hizmetçi verdi.

ÃÎÏãå

Sağlam halka, bukağı. Halkası.

ÇáÎóÏóãóÉ

Dostu oldu.

ÎÇÏäå

Dost. Metres.

ÇáÎöÏúäõ (Ì) ÃÎÏÇä