Hakkını yemek, haksızlık etmek, kötü muamele etmek. İhtikâr yapmak.

حَكَرَهُ ـــِــ حَكْرًا

Ev Bahçesi 

الحَاكُو رَة

Bir şeyi diğerine sürtmek. Kaşımak. ( - fî ) : Tesir etmek. ( - o ) Soymak. Kazımak.

حَكَّ الشىءَ بالشىء و على الشىء ـــُــ حَكًا

Mihenk taşı.

المِحَكُّ

Hükmetmek. Ata gem takmak. Men’etmek.

حَكَمَ بالاَمر ـــُــ حُكْمًا

(-o) : Gem taktı. Olgunlaştırdı. Sağlam yaptı.

أحْكَمَ

Muhakemeye verdi. Suçunu tahkik etti.

حاكمه

Hakem kıldı.

حَكَّمَهُ

Sağlam oldu. (-ilâ) : Mahkemeye baş vurdu. Serbest tasarruf etti.

احْتَكَمَ

(=), olgunlaştı. (-alâ) : Karıştırdı, anlayamadı.

اسْتَحْكَمَ

Hâkim. İdareci.

الحاكم (ج) حُكَّام

İlim, hikmet, anlayış. İdare.

الحُكْمُ

Allah’ın isimlerinden. Hâkim, hakem. Yaşlı.

الحَكَمُ (ج) حَكَمَةٌ

Hikmet, felsefe. Anlayış, adalet. Veciz söz.

الحِكْمَة (ج) حِكَمٌ

Gemin ağızlığı. Çene.

الحَكَمة (ج) حَكَمٌ

Hikmet sahibi. Feylesof.. Doktor.

الحَكِيمُ (ج) حكماء

* Taklid etmek, benzetmek. Nakletmek.

حَكَى الشىء ِحكاية