Araya girmek, engel olmak. (-o) : Örtmek, men’etmek. |
ÍóÌóÈó ÈíäåãÇ ÜÜÜÜõÜÜ ÍóÌúÈðÇ |
Kapıcı. Kaş ve kemiği. Kenar. |
ÇáÍÇ ÌöÈ : (Ì) ÍóÌóÈóÉñ ¡ æ ÍõÌÜÜøÇ È ÍóæóÇ ÌöÈ |
Örtü, perde. Muska. |
ÇáÍöÜÌÇÈ (Ì) ÍõÌõÈñ |
Gelmek. (-o) : Ziyarete yönelmek. Gidip gelmek. |
ÍóÌøó Åáíå ÜÜÜÜõÜÜ ÍóÌøóÇ |
Münakaşa ve mücadele etti. |
ÍÇÌøóåõ |
Delil getirdi. |
ÇÍúÊóÌø Úáíå |
Hacı. |
ÇáÍÇÌøó : (Ì) ÍõÌøóÇ (Ì) ÍóÌöíÌñ |
Delil. Fatura, makbuz. Güvenilir âlim. |
ÇáÍõÌøÉ : (Ì) ÍõÌóÌñ ¡ æÍöÌÇÌñ |
Hac. Sene. |
ÇáÍöÌøóÜÉ : (Ì) ÍöÌóÌñ |
Kamerî ayların sonuncusu. |
ÐæÇ ÇáÍöÌøóÉ |
Cadde. |
ÇáóãóÍÌøóÉ : (Ì) ãóÍÇÌøõ |
Menetmek. Tahdit koymak. |
ÍóÌóÑó Úáíå ÜÜÜÜõÜÜ ÍóÌúÑðÇ |
Taştan nişan koydu. (-o) : Daralttı. |
ÍóÌøóÑó |
Karnı sertleşti. (-bi) : Sığındı. (-o) : Kucağına aldı. |
ÇÍúÊóÌóÑó |
Taş gibi oldu. (-o) : Daralttı. |
ÊóÍóÌøóÑó |
Men’etmek. Yakınlık, akrabalık. Himaye. Akıl. |
ÇáÍöÌúÑ : (Ì) ÍõÌõæ Ññ |
Taş. |
Ç óáÍÌóÑ : (Ì) ÃÍúÌÇÑ ¡ æ ÍÌÇ ÑÉ |
Oda. Ağıl. |
Ç õáÍÌúÑÉ : (Ì) ÍõÌóÑ |
Ayırmak. Menetmek. İşgal etmek. Haczetmek. |
ÍóÌóÒ ó ÈíäåãÇ ÜÜÜöÜÜ ÍóÌúÒðÇ |
Engel. Sınır. |
ÇáÍÇ ÌöÒ : (Ì) ÍóÌóÒÉñ |
Bir ayak üzerinde yürümek. Böbürlenerek yürümek. Sıçrayarak yürümek. |
ÍóÌóáó ÜÜ ö ÍóÌóáÇó äðÇ |
Halka. Bağ. |
ÇáÍöÌúá : (Ì) à ÍúÌóÇáñ |
Gelin için süslenen köşe. Keklik. |
Ç óáÍÌóáóÉ : (Ì) ÍóÌóáñ ¡ æ ÍöÌÇ áñ |
Hayvanların ayağındaki seki. Nişan. Topuğa kadar varan elbise. |
ÇáãõÍóÌóøáõ |
Burunsalık takmak. Menetmek. Emmek. Hacamet âletiyle kan almak. |
ÍóÌóãó Ýãó ÇáÍíæÇä ÜÜÜÜõÜÜ ÍóÌúãðÇ |
Isırmasın diye hayvanın ağzına takılan şey. |
ÇáÍöÌÇã |
Hacim, mikdar. |
ÇáÍÌúã |
Kan alma şişesi, aleti. |
ÇáãöÍúÌóã |
Ucu eğri sopa, baston. Kuş gagası. |
ÇáóãöÍúÌóä : (Ì) ãóÍÇ Ìöäõ |
Durmak, ikamet etmek. (-bi) : Cimri olmak. (-o) : Sarılmak, korumak. Menetmek. Zannetmek. Kasdetmek. |
ÍóÌóÇ ÜÜÜÜõÜÜ ÍóÌæðÇ |
Bilmece. |
Çáà ÍúÌõæ É : (Ì) ÃÍÇÌöìøõ |
Lâyık. |
ÍóÌðÇ |
Örtü. Akıl. |
ÇáÍöÌÇ (Ì) ÃÍÌÇÁ |