Kanbur. Göğsü çukur, sırtı çıkık. 

ÇáÃÌúäóÇø õ

Yabancı bir yerde misafir olmak. Güneyden veya güneye rüzgâr esmek. (-ilâ) : arzulamak, özlemek. (-o) : Uzaklaşmak, uzaklaştırmak. Böğrüne vurmak. Yanında yürümek.

ÌóäóÈó ÝáÇäñ Ýì Èäì ÝáÇä ÜÜÜõÜÜ ÌóäÇ ÈÉð

Uzaklaştırmak.

ÝáÇ äÇð ÇáÔì Á ÌóäúÈÇð æ Ìõäõæ ÈðÇ æ ÌóäóÇ ÈÉ ð

Uzaklaşmak, yaklaşmak. Cünüp olmak.

ÌóäõÈó ÜÜÜÜõÜÜ ÌóäÇÈÉð

Cünüp oldu. (-o) : Uzaklaştı. 

ÇÌúÊóäóÈó æ ÊóÌäøóÈó

Yan, bucak. Avlu, meydan. Kibirli. Yabancı.

ÇóáÌÇäöÈ : (Ì) ÌæÇäÈ

Bucak, çevre. Avlu, meydan.

ÇáÌäÇÈ : (Ì) à ÌúäöÈÉ

Yan, bucak. Bir tarafı, dengi. Yakın, akraba.

ÇáÌóäúÈ õ : (Ì) ÌõäõæÈ ñ ¡ æà ÌúäóÇÈñ

Uzak, yakın, yabancı. Yol arkadaşı. Serkeş. Cenabet.

ÇáÌõäõÈ : (Ì) Ãó ÌúäóÇÈñ

Yan, kenar, kaçınma, ayrılma. Yazın yeşeren ağaç.

ÇáÌóäúÈÉ

Güney rüzgârı.

ÇáÌóäõæÈ : (Ì) ÌäÇÆÈ

Yandan çekilip götürülen. İtaatkâr. Yabancı. İyi cins hurma.

ÇáÌóäöíÈõ : (Ì) ÌõäõÈñ

Yer tesviye aleti. Kalkan. Perde. Sınır.

ÇáãöÌúäóÈõ : (Ì) ãÌÇäöÈõ

(Orduda) cenah.

ÇáãõÌóäøÜÈÉ

Meyletmek. Bir tarafa eğilmek. Gemi karaya oturmak. Gece gitmek veya gelmek. Günah saymak. (-ilâ, li) : Meyletmek, tâbi olmak.

ÌóäóÍó ÜÜÜóÜÜ ÌóäúÍðÇ ¡ æ ÌõäõæÍðÇ

(=) Yaslandı, dayandı

ÇÌúÊóäóÍó

Kaburga.

ÇáÌÇäöÍÉ : (Ì) ÌóæÇäöÍõ

Kanad. Pazı. Koltuk. Yan. Kısım

ÇóáÌäÇÍ : (Ì) ÃÌäÍÉ ¡ æ ÃÌúäõÍñ

Günah, suç. İşkence.

ÇáÌõäÇÍ

Kenar. Himaye. Kuru. Kısım. Karanlık.

ÇáÌöäÍ

Ordu. Yardımcılar.

ÇõáÌäúÏ : (Ì) à ÌäÇÏ ¡ æ ÌõäõæÏ

Asker.

ÇáÌõäúÏöìø

Sal tahtası, tabut. Ölü.

ÇáÌöäóÇÒóÉ : (Ì) ÌóäÇÆöÒõ

Aynı cinsten oldu, benzeşti.

ÌÇäÓå

(Matematikte) paydaları eşit kılmak.

ÇáÊøóÌúäíÓõ

İki kelimenin aynı şekil, fakat farklı manada olması.

ÇáÌöäÇÓ

Kök, nevi, cins.

ÇáÌöäúÓõ : (Ì) ÃÌäÇÓñ æ ÌõäõæÓñ

Vatandaşlık, tâbiiyet.

ÇáÌöäúÓöíøÉõ

Meyletmek, zulmetmek. Kanburlaşmak.

ÌóäöÝó ÜÜÜÜóÜÜ ÌóäóÝÇð

Kapanmak, gizlenmek.

Ìóäø ó ÜÜÜöÜÜ ÌóÜäøÇ

Kararmak.(-o) : Örtmek. Kefenlemek, gömmek.

æ ÇááíÜáõ ÜÜÜõÜÜ ÌóäöÜÇø ó æ Ìõäõæäðà æ ÌöäóÇ äÇ

Aklını yitirmek.

Ìõäøó ÌóäøðÇ ¡ æ ÌõäõæäðÇ ¡ æ ÌöäøóÉð

Cin. Bir nevi yılan.

ÇáÌóÇäøõ : (Ì) ÌöäøóÇäñ ¡ æ ÌóæóÇäõø

İç, kalb. Gizli şey.

ÇáóÌäóÇäõ

Bahçe, meyvelik. Cennet.

ÇáÌóäóøÉ õ : (Ì) ÌöäÇóä

Delilik. Cin.

ÇáÌöäøÜÉõ

Örtü. Kalkan.

ÇáÌõÜäøÉõ : ÜÜÜ Ìõäóäñ

Kabir. Örtülmüş şey. Rahimdeki çocuk.

ÇáÌöäíäõ : (Ì) à ÌäøóÉ ¡ æ ÃÌúäõä

Kalkan.

ÇáãöÌóäøóÉõ : (Ì) ãÌóÇäøõ

Suç işlemek.

Ìóäì ÌöäÇ íÉ

Meyve toplamak. Altını tasfiye etmek.

æ ÜÜ ÇáËãÑÉó æ äÍæóåÇ Ìäðì æ ÌäúíðÇ

Toplanmış meyve. Mantar. Ot. Üzüm. Yaş hurma. Bal.

ÇáÌäì : (Ì) Ãó Ìúäò æà óÌúäÇÁ