Dişi doğurdu. Ot gür oldu. (-an) : Faydalandı. (-o) : Kâfi geldi.

ÃóÌúÒóÃó

Taksim etti.

ÌóÒøóÃåõ

Parça.

ÇõáÌÒúÁ : (Ì) ÃÌÒÇÁ

Su çekilmek, yere batmak. (-o) : Kesmek, boğazlamak. Bal sağmak.

ÌóÒóÑó ÇáãÇÁõ Úä ÇáÇ ÑÖö ÜÜÜÜõÜÜ ÌóÒúÑðÇ

Devenin baş, kol ve bacakları.

ÇõáÌÒóÇÑóÉõ

Kesilecek deve.

ÇóáÌÒõæÑõ : (Ì) ÌõÒõ Ññ

Ada.

ÇóáÌÒöíÑóÉõ : (Ì) ÌóÒóÇÆöÑõ ¡ æ ÌõÒõÑñ

Mazbaha.

ÇáãóÌúÒóÑõ : (Ì) ãóÌóÇÒö Ñõ

Hurmanın meyvesinin kesimi yaklaşmak. (-o) : Meyve toplamak. Yün kırpmak. Kesmek.

ÌóÒóøÇáäÎáõ æ äÍæåõ ÜÜÜÜõÜÜ ÌóÒøðÇ

Sabırsız olmak.

ÌóÒÚó ÜÜÜÜóÜÜ ÌóÒó ÚðÇ ¡ æ ÌõÒõæ Úð

S. müş.

Ýåæ ÌóÒöÚñ ¡ æ ÌÇÒöÚñ ¡ æ ÌóÒõæÚñ

Parça parça oldu. Olgunlaştı. Bölüştü.

ÊóÌóÒøó Úó

Ölçüp tartmadan sattı. (-bi) : Tehlikeye attı. 

ÌÇÒóÝó

Büyük olmak. Sağlam görüş sahibi olmak.

ÌóÒõáó ÜÜÜÜõÜÜ ÌóÒÇáóÉð

(=), (-li, fî, min) : Bolca vermek.

ÃÌúÒóáóåõ

Çok, büyük. Cömert. Veciz.

ÇóáÌÒúá : (Ì) ÌöÒÇá

Azmetmek. (-alâ) : Susmak. (-an) : Çekinmek. (-o) : Kesmek, kesin kılmak.

ÌóÒó ãó ÜÜÜöÜÜ ÌóÒúãðÇ

Yetmek. Fayda vermek. Yerine geçmek. (-bi, alâ) : Karşılığını vermek. 

ÌóÒóì ÇáÔìÁ ÜÜÜöÜÜ ÌóÒÇÁð

(-an) : Ödemek.

 

Arazi vergisi. Azınlıktan alınan vergi.

ÇáÌöÒú íóÉõ : (Ì) ÌöÒúìñ ¡ æ ÌöÒðì