|
Döndü. Dua etti. Namaza çağırdı. İkamet etti. Ceza veya mükâfat verdi. |
ثوَّبَ |
|
Karşılık. Mükâfat. |
الثَوابَ |
|
Elbise, giyecek. |
الثَّوْبُ : (ج) أثْوابٌ ، وثِيابٌ |
|
Dul. |
الثَّيبُ |
|
Ev, sığınak. Toplantı yeri. Karşılık. |
المَثَابُ و المَثَابَةُ |
|
Karşılık. |
المَثُوبَةُ و المَثْوَ بَةُ |
|
Ayaklanmak, yayılmak. Taşmak. (-bi) : Üzerine atılmak. İhtilâl çıkarmak. |
ثارَ ـــُــ ثَوَرَاناً ، وثَؤراً ، وثَؤرَةً |
|
Toz kopardı, yaydı. Ziraat için sürdü. Araştırdı. |
أثارَهُ |
|
Öküz. Bir burç. |
الثَّور : (ج) ثيرانٌ |
|
Sarmısak. |
الثُّومُ |
|
Oturmak, yerleşmek. Helâl olmak. |
ثَوَ ى بالمكان و فيه ـــِــ ثَواءً |
|
İkamet eden, yerleşen. Misafir, misafirhane. |
الثَّوِىّ ُ : (ج) أ ثوِياء |
|
Konak, oturacak yer. |
الَمثْوَى |