Katlamak, bükmek. Örtmek. (-o, an) : Vazgeçirmek. Geri çevirmek. |
Ëóäóì ÇáÔì Á ÜÜÜÜöÜÜ ËóäíÇð |
Büyüklendi. |
æ _ÚöØúÝóåõ |
(-alâ) : Övdü. |
ÃËúäóì |
İkiledi. Tesniye yaptı. İki nokta koydu. |
Ëóäóì ÇáÔì Áó |
Büküldü. Böbürlenerek yürüdü. |
ÇäúËóäóì |
Umumî bir hükümden çıkardı. |
ÇÓÊóËúäÇ åõ |
İki. Pazartesi. |
ÇáÇËúäÇäö |
On iki. |
ÇËäÇÚÔÑ ÇËäÊÇÚÔÑÉ |
İkinci derecede olan. Orta (tahsil). |
ÇáËÇäæì |
Saniye. |
ÇáËÇäíÉ : (Ì) ËæÇäò |
İkişer. |
ËõäÇÁ |
İki tanrıya inananlar. |
ÇáËøóäóæöíøóÉõ |
İkinci çocuk. Uç. Viraj. Bir müddet. |
ÇáËøóäúìõ (Ì) à ËäóÇÁñ |
Dört ön dişten biri. Dağ yolu. Müstesnâ. |
ÇáËóäöíøóÉõ (Ì) ËóäóÇ íÇ |
Okunan ve tekrarlanan ayetler. |
ÇáãóËÇ äì |
İkişer. İkinci tel. |
ÇáãóËúäì (Ì) ãóËóÇ äò |
Her iki mısraı bir kafiyede olan nazım. |
ÇáãóËúäóæöì |
Dönmek. Su toplanmak. Peşi peşine gelmek. |
ËóÇÈó - ËõæÈÇð ¡ æËóæóÈÇäÇð |
İade etti. Karşılığını verdi. |
à ËóÇ Èóåõ |