|
Mümkün olmak, muktedir olmak. Sallanmak. |
تاح له الشىء ــــِــ تَيحاً |
|
Dalga, akıntı, cereyan. Mütekebbir. |
التَّيار |
|
Teke ve koç. |
التَّيسُ (ج) تُيوسٌ |
|
Erimek, akmak, dağılmak. (-ilâ) : Arzu etmek. |
تاعَ الجَمَدُ و نحوهُ ـــِــ تَيعاً ، و تَيعاً ، وتَيعاناً |
|
Yalnızlığa çekilmek. (-o) : Aklını almak, kul-köle yapmak. |
تام ـــِــ تَيماً |
|
Geniş çöl. |
التَّيْماء |
|
İncir. |
التَّين |
|
Büyüklenmek. (-fi) : Şaşırmak, şaşkın dolaşmak. Baka kalmak. |
تاهَ ـــِــ تَيْها ، و تِيهاً ، و تَيَهَاناً |
|
Uçsuz bucaksız çöl. |
التِّيهُ : (ج) أتيَاه |