Topraklanmak. Toprağı bulmak. Muhtaç olmak. Zarar etmek.

تَرِبَ ــــَــ تَرَباً

Kaburga kemikleri, göğsün gerdanlık yeri.

التَّرائب

Müfredi.

تر بية

Toprak.

التَّراب : (ج) أ تْر بَة ٌ ، و تْرِبان

Toprak. Masura.

التَّرب

Yaşıt, aynı yaşta.

التَّرْب : (ج) أ تْراب

Toprak, toprağın nevi ve kalitesi. Kabir. Turunç.

التُّرُجُّ

Açıkladı, terceme etti.(-li) : Hayatını anlattı.

تَرْجَم الكلا مَ

Mütercim.

التّرْجُمـان : (ج) تَراجِمُ ، و تراجـة

Hayat, biyografya.

التَّرْ جَمَة ُ : (ج) تراجم

Üzülmek. Hayırsız olmak.

تَرِحَ ــــَــ تَرَحاً

Kurumak, sertleşmek. Acıkmak. Ölmek.

تَرَزَ ـــِــ تَرْزاً ، و تَرُوزاً

Kalkanla korundu.

(تَرَّسَ) (اتَّرَس) (تَتَرَّس) التُّرس : (ج) أ تراسى ، و تراس ، و تِرَسة

Kalkan. Kapı dayağı.

التُّرس

Dolu kap.

التَّرَع

Kanal ağzı. Geniş kanal. Kapı. Basamak. Yüksek bahçe.

التَّرْعة : (ج) تُرَعٌ

Sulu ve taze olmak. Bolluk içinde olmak.

تَرِفَ النباتُ ـــَــ تَرَفاً فهو تَرِفٌ

S. müş.

أتْرَفُ ، وهى تَرْفاءُ (ج) تُرْف

Azmak. Refaha kavuşturmak. Şımartmak.

أتْرَف

Nimet. Kıymetli şey. Üst dudaktaki sarkık yumrucak.

التَّرْفة : (ج) تُرَفٌ

Köprücük kemiği.

التَّرْقُوَة : (ج) تَراقٍ

Bırakmak. Kılmak.

ترَكَ الشىءَ ــــُــ تَرْكأً و ترْكاناً

Terk etti. Üzere anlaştı.

تاركَهُ البيعَ وغيره فيه

Bırak.

تَرَاكِ

Ölünün bıraktığı mal.

التَّرِكَة ، التَّرْكة ، التر يكَةُ

Tramvay.

التَّرَام

Acı bakla. Termos.

التُّرْمُسُ

Bâtıl, faydasız söz. Çöl. Patika.

التُّرَّهُ ، التُّرَّهَةُ : (ج) الترَّهات

Panzehir.

التِّرْياق