Evlenmek. Konak. |
الباءة : (ج) باهٌ |
Konak. Çevre. Durum. |
البِيئَةُ |
Kapı yaptı. Kısımlara ayırdı. |
بَوَّبَ البابَ |
Kapı. Bölüm. |
الباب : (ج) أ بواب و بيبان |
Kapıcı. |
البَؤاب |
Pota. |
البوتَقَةُ |
Ortaya çıkmak. (-bi) : Açıklamak. (-o) : Yere çalmak. |
باح ــــُــ بَوْ حًا |
Açıkladı. Helâl kıldı. Serbest bıraktı. |
أباحَهُ |
Mubah saydı. |
اسْتَبَا حَهُ |
Ekilmeyen arazi. Ekimi gelecek yıla bırakılan arazi. |
البَوار |
Doğan, şahin. |
الباز : (ج) أبْوازٌ ، و بِيزانٌ |
Öpmek. |
باسهُ ــــُــ بَوْسًا |
Kulaç. |
الباعُ : (ج) أبْواعٌ |
Borazan. Asılsız şey. Sır tutmayan. |
البُوق : (ج) أبواق ، و بيقان |
İşemek. |
بال ــــُــ بَوْ لأ |
Hal, durum. Gönül. Arzu. Balta. Balina. |
البال |
Sidik. |
البَوْل : (ج) أ بْوالٌ |
Baykuş. |
البُومة : (ج) بُومٌ . جج أبْوَامٌ |
Sorgun ağacı. |
البانُ |
Mesafe, aralık. |
البَؤنُ ، البُونُ |