Limanı olan şehir. |
البَنْدَرُ |
Fındık. Tüfek, saçma. |
البُنْدُ قُ |
Tabanca. Mavzer. |
البُنْدُ قِيّةُ |
Yüzük parmağı. |
البِنصِرُ : (ج) بناصِرَ |
Menekşe. |
البَنَفْسَجُ |
Gömlek yakası Cep kapağı. Elbisenin koltuk altı. |
البَنِيقَةُ |
Banka. |
البَنْكُ |
Parmaklar. |
البَنَانُ |
Kahve bitkisi. |
البُنّ َ |
Kurmak, inşa etmek. |
بَنَى الشىءَ ـــِــ بَنْيـًا ، و بِنَاءً ، و بُنْياناً |
Cinsî münasebette bulundu. |
و ــ بزوجته و عليها |
Kuruldu. (-alâ) : Lâzım geldi. |
انْبَنَى |
Oğul edindi. |
تَبَنى َ |
Oğul, torun. |
الا بْنُ : (ج) أ بناءٌ و بنون |
Hırsız. |
وابن الليل ، وابن الطر يق |
Yolcu. |
وابن السبيل |
Çakal. |
ابن آ وَى |
Gelincik. |
وابن عرس |
Üç yaşında deve. |
وابن لبون |
İki yaşında deve. . |
وابن مخاض |
Oğul. |
ا بنُم |
Yapı, kurulmuş şey. Kelimenin sonunun değişmemesi. |
البِناءُ : (ج) أ بنِيَة جج أ بْنِيات |
Kız evlât. |
البنْتُ : (ج) بَنَات |
Kederler. |
بنات الصد ر |
Sıkıntılar, belâlar. |
بنات الدهر |
Oğulluk. |
البُنُو ة |
Yapı. |
البُنيان |
Yapı. |
البنْيَةُ : (ج) بُنًى |
Yapı, yapının şekli. |
البِنْيَةُ : (ج) بِنًى |
Yapı. |
المَبْنِى : (ج) المَباَ نى |