Ansızın karşısına çıkmak, gelmek.

بَغَتَه ــــَــ بَغتًا ، و بَغْتَةً

Lori kuşu. Eti yenmez değersiz kuş.

البُغْأثُ : (ج) بِغْثان

Çise.

البَغْشَةُ

Sevmemek. Kin bağlamak. Hoşlanmamak.

بَغَضَ الشى ــــُــ بُغْضا ً

Şiddetli kin.

البَغْضاء

Yavrusuna melemek. Yumuşak sesli olmak. Üstü kapalı söylem.

بَغَمَت الظبْيةُ ــــَــ بُغاما ، و بُغوماً

Haddi aşmak, azmak. Zulmetmek. Kanuna karşı gelmek. Kadın zina etmek. Yara şişmek.

بَغَى فلان ـــِــ بَغْيًا

İstemek.

و ــ الشىء بُغْيَةً

Gerekti, yakıştı.

انْبَغَى

Zulüm, isyan, kibir, tecavüz.

البَغْىُ

Fahişe, kahpe

البَغِىُّ

Gaye, arzu.

البُغْيَةُ و البَغِيَةُ