Yeter.

بَسْ

Issız çöl. Batıl.

البَسْبَسُ : (ج) بَسَابِسُ

Bahçe.

البُسْتانُ : (ج) بساتين

Bahçıvan.

البُستانى

Acele etmek. Yüzünü ekşitmek. Zamanından evvel yapmak. (-bi) : Başlamak.

بَسَرَ ـــُــ بَسْرًا ، و بُسُو رًا

Ağırlaştı, gevşedi. (-bi) : Başladı.

ابْتَسَرَتِ الرِّجْلُ

Hurma koruğu. Her şeyin tazesi.

البُسْرُ

Aramak, gayret etmek. (-o) : Hurdahaş etmek. Aşındırmak.

بَسَّ الرَجُلُ ـــُــ بَسًا

Yaymak, döşemek, açmak. Çok vermek. Uzatmak. Genişletmek. Sevindirmek. İçine almak.

بَسَطَ الشىء ــــُــ بَسطًا

Döşeme, yaygı. Geniş arazi. Büyük kazan.

البِسَاطُ : (ج) بُسُطٌ

Bayağı kesirde pay.

البَسْطُ

Üstünlük, genişlik. Zenginlik.

البَسْطَةُ

Yaygın. Bileşik olmayan. Kolay.

البَسِيطُ : (ج) بُسُطٌ

Yüksek olmak. Fazilette emsalinden üstün olmak.

بَسَقَ الشىء ــــُــ بُسُوقًا

Çatık kaşlı olmak. Cesur olmak. Yemek bozulmak. Sert olmak. (-o) : Kınamak.

بَسَلَ ــ بُسُلأً

Yasak etti. Kendini ölüme ve tehlikeye attı. Arz etti.

أبْسَلَ : الشىءَ

Tebessüm etmek.

بَسَمَ : ـــِــ بَسْمًا

Ön dişler.

المبْسِمُ : (ج) مباسمُ

Besmele çekmek, besmele yazmak.

بَسْمَلَ بَسْمَلَةً

Saban demiri. Çuval.

البساسِنَةُ : (ج) بَوَاسِنُ