“Yoksa, bilâkis”.

Ããú

Başlangıç, istek ve tekit edatı.

ÃóãóÇ

Tepecik, yüksek yer. Arazi değişikliği. Gevşeklik. Şüphe. Kusur.

ÇáÃãúÊõ ¡ (Ì) ÅãóÇÊñ ¡ æÃõãõæÊ

Son, nihayet.

ÇáÃãóÏõ ¡ (Ì) ÂãÇÏ

Başkan ve emir olmak.

ÃóãóÑó ¡ Úáíåã ÜÜÜõÜÜ ÃóãúÑðÇ æÅãÇÑóÉð æÅãúÑóÉð

Buyurmak. İş göstermek.

æ Ü ÝáÇäÇðÃãúÑð æÅöãóÑóÉð æÂãöÑóÉ ð

Danışmak.

ÂãóÑó ÝáÇäÇð Ýì áÇãÑ ãõÄÇãÑÉ

Nişan koydu. Başkan yaptı. Biledi.

ÃóãøóÑóå

Alâmet. Va’d. Vakit.

ÇáÃãÇÑÉ

Emîrlik.

ÇáÅãÇÑóÉ ¡ ÇáÅ ãúÑóÉ

Hal, durum. Hâdise.

ÇáÃó ãúÑ ¡ (Ì) ÃæÇãÑ ÃãæÑ

Acayip, tuhaf.

ÇáÅãúÑ

Manastır. Kap. Aslan ini. Baş vezir. Kalp. Kan. Şarap.

ÇáÊøÜÜÜóÜÜÃúãæÑ ¡ (Ì) Ê ãíÑ

Danışma ve araştırma için yapılan toplantı. Kongre.

ÇóáúãõÜÄúÊóãóÑõ

Dün

ÃãúÓö (Ì) Ããõæ Ó ¡ æÂãõÓ ¡ æ ÂãÇ Ó

Herkese “seninleyim” diyen şahsiyetsiz kişi, taklitçi, sebatsız, asalak.

ÇáÅ ãÜÜÜóÜÜÚõ ¡ ÇáÅãøóÜÚóÉ

Ummak, beklemek.

Ããóáóåõ ÜÜÜõÜÜ ÃãúáÇð æ ÃãóáÇð æ ÅãúáÇð

Düşünüp taşındı.

ÊóÃóãøóáåó

Ana olmak.

ÃãøóÊö ¡ ÇáãÑÃÉõ ÜÜÜõÜÜ ÃãõæãóÉ

Kasdetmek, yönelmek. Öne geçmek.

æ ÜÜ ÇáÔìÁó æÅáíå ÃãøðÇ

İmam olmak.

æ ÜÜ ÇáÞæãó æ Èåã ÃãøðÇ æÅãóÇãÇð æÅãóÇãóÉð

Kasdetti. Arzu etti. Millîleştirdi.

à ãøóÜãóåõ

Kasdetti, yöneldi. (-bi) : Uydu.

ÃÆúÊÜÜÜóÜÜãøó ÇáÔìÁó

(o) : Ana edindi. Kasdetti. (-bi) : Uydu. Teyemmüm etti.

ÊÃ ãøóÜãó

Beyne kadar varan baş yarası.

Çá ãøóÜÉ õ : ãÄ äË ÇáÂã . (Ì) à æóÇãø

Ön. Sakın, önüne bak.

ÃãóÇãó

Başkan. İmam, halife, kumandan. Kur’an. Kılavuz. Günlük ders. Cadde. Tesviye ip veya ağacı.

ÇááÅãÇãõ ¡ (Ì) ÃÁöãøÉ

Başkanlık.

ÇáÅãÇãÉ

Asıl, kök, ana.

ÇáÃãø ¡ (Ì) à ãøÇÊ æ à ãøåÇÊ

Merkez şehir. Mekke.

Ããøõ ÇáÞÑ ì

Beyin.

à ãøõÇÇáÑÃÓ

Şarap.

Ããøõ ÇáÎÈÇ ÁËö

Ölüm.

Ãã ÞÔúÚóãö

Ana. Millet, ümmet. Familya. Nesil. Din. Yol. Zaman. Boy.

Çáà ãøóÉ : (Ì) Ããã

Mâderşahlık.

ÇáÃãõæãÉ

Okuma-yazma bilmeyen.

ÇáÃãøöìøõ

Şart, tafsil ve tekit edatı. “Amma”.

à ãøóÇ

... ya, ... ya.

Å ãøóÇ

 

à ãöäó ÜÜÜÜóÜÜ ÃãúäðÇ ¡ æ ÃãóÇ äÇð ¡ æà ãÇ äÉ ¡ æ à ãóäÇð ¡ æ

Emin olmak, korkmamak. (-alâ) : Güvenmek.

ÅãúäÇð ¡ æ à ãóäóÉð

Güvenilir olmak.

Ããõäó ÜÜÜõÜÜ ÃãóÇ äóÉð

Emniyette olmak. (-bi) : Güvenmek. Tasdik etmek, inanmak.

Âãóäó ÅíãóÇäÇð

(alâ) : Âmin dedi. Sigorta ettirdi. (-o) : Güvendi. Emniyette kıldı.

Ããøóäó

: Güvendi. Emin kıldı. Bir şey üzerine itimat etti.

ÇÁúÊóãóäó ÝáÇ äÇð

(o) : Eman diledi. Güvendi. (-ilâ) : Sığındı. İslâm memleketine iltica etti.

ÅÓúÊóÇú ãóäó

Emanet. Güven.

ÇáÃãÇäóÉó

Güven. İtminan.

Ãáà ãóäóÉõ

Koruyan. Güvenilen. Bir şeyi korumayı üzerine alan.

ÇáÇãöäõ : (Ì) à ãóäÇÁõ

Cariye.

ÇáÃãóÉõ : (Ì) Å ãÇÁõ æ Âãö