|
Öf! demek. |
أفَ ـــُــ أفَا وَأفَّفَ ، تَأفَّف به ومنه |
|
Kenar. Görüş sınırının sonu. |
الأفْقُ ـ الأفُق ، (ج) آفاق |
|
Vatansız. Ufkî (yatay) çizgi. |
الأُفقِى |
|
Vazgeçirmek, çevirmek. |
أفكَهَ عن الشىء ـــِــ أفْكاً |
|
İftira etmek. Aldatmak. |
و ــ فلان أفكاً وإفْكاً وأفوكاً |
|
Alt üst oldu. Tersine döndü. (Rüzgâr) her taraftan esti. |
ائتَفَكَت الأرض |
|
(Yıldız), batmak. Kadının sütü kesilmek. |
أفَلَ النجمُ ـــِــ أفلاًو أفُولأً |