CİLD       ALFABE       KONU       KABR-İ ŞERİFLER

1.   2.   3.   4.   5.   6.   7.   8.   9.   10.   11.   12.
     
 

RECEP ENİS DEDE

Mevlevî yolunun meşhûrlarından, şâir. 1734 (H.1147) senesinde Edirne’de vefât etti. Türbesi, Edirne Mevlevîhânesi yanındadır. Son asır Mevlevî şeyhleri arasında en çok talebesi ve müntesibi, bağlıları olan bir zâttır. Ahâliden pekçok kimse ona tâbi olduğu gibi, beş pâdişâh, otuz iki vezir, pekçok müderris, devrinin meşhûr âlimlerinden İsmâil Âsım Efendi, meşhûr şâirlerden Râgıb Paşa gibi dehâ sîmâlar ve devletin ileri gelenlerinden pekçok kimse ondan feyz almış, sohbetlerinden istifâde etmiştir.

Tahsîline memleketi olan Edirne’de başladı. Meşhûr ve fazîletli âlimlerin ders ve sohbetlerinde bulundu. Sonra İstanbul’a gidip Yenikapı Mevlevîhânesi şeyhi Ahmed Dede’ye talebe oldu. Bu hocasının derslerinde ve sohbetlerinde bulunup Mevlevî yolunda yetişti. Bir müddet Kasımpaşa Mevlevîhânesinde kaldıktan sonra Edirne Mevlevîhânesi şeyhi Neşâtî Süleymân Dede’nin sohbetlerinde bulundu. Onun vefâtından sonra yerine Muhammed Ârif Dede geçti. 1638 (H.1095)’te bu zât da vefât edince, Recep Enis Dede’ye Edirne Mevlevîhânesi şeyhliği verildi. Elli iki sene bu hizmeti yapıp, insanlara İslâmiyeti öğretti. İslâmiyetin emirlerine uymalarını sağladı. İlim ve edebin, İslâm ahlâkının yayılmasında büyük hizmetleri oldu. Başta meşhûr kimseler olmak üzere binlerce insanın saâdete kavuşmasına vesîle oldu.

Osmanlı sultanlarından Dördüncü Mehmed Han, Sultan İkinci Süleymân Han, Sultan İkinci Ahmed Han, Sultan İkinci Mustafa Han ve Sultan Üçüncü Ahmed Han onun sohbetlerinden istifâde etmiş ve feyz almışlardır.

Gülşenî yolunun meşhûr şeyhi Sezâî Efendi önceleri Recep Enis Dede’nin sohbetlerinde bulunmuştur. Daha sonra Gülşenî yolunda yükselmiştir. Recep Enis Dede ile dostlukları ve sohbetleri ömür boyu devâm etmiş ve çok hoş sohbetleri olmuştur. Bu sohbetleri bir kitap hâlinde toplanmıştır.

Bir gece Şeyh Sezâî hazretleri ve diğer şeyhler bir mecliste sohbet ediyorlardı. Sezâî Efendi kerâmetiyle o meclise Recep Enis Dede’nin de gelmekte olduğuna işâret edip Şeyh-i Ekber Muhyiddîn Arabî hazretleri “İzâcâer’receb tural-aceb= Recep (ayı) gelince acâib şeyler görülür” dedi. Mecliste bulunanlar bu söz üzerine birbirlerine bakışırlarken Recep Enis Dede içeriye giriverdi. "Şeyh-i Ekber kuddise sirruh-ül-enver" diyerek minder üzerine oturdu. Orada bulunanlar her iki zâtın üstün halleri ve kerâmetleri karşısında hayrette kalıp onlara muhabbetleri arttı.

 

KAYNAKLAR

1) Osmanlı Müellifleri; c.1, s.32

2) Semâhâne-i Edeb; s.10

3) Tezkire-i Sâlim; s.80

4) Tekmilet-üş-Şakâyık (Fındıklılı İsmet Efendi); s.393