RAMAZAN MAHFÎ EFENDİ
Anadolu
velîlerinden. İsmi Ramazan'dır. Ramazan Mahfî de denir. 1542 (H.949) senesinde
Afyonkarahisar'da doğdu. 1616 (H.1025) târihinde İstanbul'da vefât etti.
Kocamustafapaşa civârındaki dergâhında hazırlanan yere defnedildi. Kabr-i şerîfi
ziyâret mahallidir.
Ramazan
Efendi önce din ve fen ilimlerini öğrendikten sonra, tasavvuf yoluna girdi.
Evliyâdan, Şeyh Kâsım Çelebi hazretlerinin sohbetlerinde yetişip olgunlaştı.
İcâzet, diploma aldı. 1586 senesinde İstanbul'a geldi ve Kocamustafapaşa
civârında Bezistânî Hâce Hüsrev Beyin yaptırdığı dergâha tâyin edildi. Burada
hak yolun bilgilerini öğretmekle meşgûl oldu. Çok talebe yetiştirdi.
Sünbül
Efendinin, Ramazan Efendi hakkında gösterdiği kerâmet şöyle anlatılır: "Ramazan
Efendinin dergâhının olduğu yer önceleri bahçe idi. Bir gün Sünbül Efendi
buradan geçerken, dergâhın bulunduğu yerde oturarak; "Buradan tevhîd kokusu
geliyor." buyurdu. Hâlbuki Ramazan Efendi daha doğmamıştı. Fakat daha sonra
İstanbul'a gelen Ramazan Efendi buraya gelip yerleşti ve insanlara doğru yolu
gösterdi."
Ramazan
Efendi, hilm ve vekâr sâhibi olup, ilâhî muhabbet sâhiblerinin hürmet ve
îtibârına mazhar oldu. Rüyâ tâbirinde çok derin bilgilere sâhipti. Zamânın
vezirlerinden Mahmûd Paşa, Ramazan Efendiye bağlı olanlardan idi. Vezirliği
bırakarak, tasavvufa yönelip, bu bağlılığı devâm ettirmek istiyordu. Bir gün
Sadrâzam Yemişçi Hasan Paşanın elinden kaçıp, Ramazan Efendiye sığınmıştı.
Sadrâzam onun, Ramazan Efendinin dergâhında gizlendiğini öğrenince, adam
gönderip, oradan almalarını emretti. Fakat Ramazan Efendi, Mahmûd Paşayı teslim
etmedi. Bir gün Sadrâzam bizzat kendisi gelip, vezîri teslim almak isteyince,
Ramazan Efendi; "Bizim dergâhımızda paşa yoktur. Cümlesi derviştir. İsterseniz
gelsinler, görünüz, hangisi Mahmûd Paşa ise alınız." dedikten sonra, dervişleri
çağırdı. Mahmûd Paşa onların arasında aba giymiş olarak bulunuyordu.Hasan Paşa
onu bu hâlde görünce, işte budur demeye gücü yetmedi ve oradan ayrılıp gitti."
Ramazan
Mahfî'nin türbesinde bulunan levhadaki beytlerden birisi şöyledir:
Nefsi
açlık ve susuzluk ateşi ile yakmasından
Ramazân-ı Mahfî diye tesmiye olunmuş şâyân.
KAYNAKLAR
1)
Osmanlı Müellifleri; c.1, s.75
2)
İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.16, s.161
|