CİLD       ALFABE       KONU       KABR-İ ŞERİFLER

1.   2.   3.   4.   5.   6.   7.   8.   9.   10.   11.   12.
     
 

MUHAMMED KARSÎ

Büyük velîlerden. İsmi Muhammed Karsî, künyesi Ebü's-Sirâc, lakabı Nûreddîn'dir. Kars'da doğdu. Doğum târihi bilinmemektedir. Heri (Herat) şehrinde yaşadı. 1400 (H.803) târihinde Kars civârında vefât etti.

Muhammed Karsî, evliyânın büyüklerinden Muhammed Harezmî'nin bereketli sohbetlerinde yetişti. Kendisinden ilim ve edeb öğrenip velîlerin önde gelenleri arasına girdi. Güzel halleri ve kerâmetleri görüldü. Hocasından Herî (Herat) şehrinde icâzet, diploma alıp geriye memleketi olanKars'a döndü. Orada Kars'ın müftîsi ve hatîbi olarak hak yolun bilgilerini öğretti. Çok talebe yetiştirdi. Meânî ve beyân hakkında eserleri vardır. Minhâc-ül-Müzekkîn onun eseridir.

Muhammed Karsî hazretleri ömrünü Allahü teâlânın dînine hizmetle geçirdi. Çocukları da sâlih kimseler idiler. Vefâtlarından yedi yıl kadar geçtikte oğullarından biri vefât etti. Onu babalarının kabri yanına defnetmek istediler. Kabri açtıklarında, toprak çöktü ve Muhammed Karsî hazretlerinin mübârek vücûdu taptâze ortaya çıktı.Yalnız mübârek beyni biraz çökmüş bir haldeydi. O günlerde zamânın evliyâsından biri rüyâsında Muhammed Karsî hazretlerini gördü ve ona kabir hâlinden sordu. Muhammed Karsî hazretleri de ona; "İlk talebe olduğum yıllardaydı. Bir gün sokaklardan birinde giderken güzel bir kadınla karşılaştım. İnsanlık icâbı ona baktım. O kadın yanımdan geçerken de güzel kokular saçmıştı. O zaman içimden; "Bunun hakîkî güzelliği kimbilir nasıldır?" diye geçirdim. Daha sonra pişman oldum, tövbe ve istiğfâr ettim. Kabrimde beynimin çökmüş olması, onun cezâsıdır." buyurdu.

Muhammed Karsî hazretlerine günahlardan soruldukta, o; "Hak yola girmiş kişi küçük günahlardan da çok sakınmalıdır. Zîrâ bu yolda küçük günah büyük günah sayılır. Hak yolcusunun organlarını günah işlemekten koruması lâzımdır. Zîrâ günâh, gönle ve bedene zarar verir." buyurdu.

 

KERÂMET VE MENKÎBELERİ

KAYBOLAN HAVLU

Muhammed Karsî hazretleri zamânında Kars'ta Şeyh Kemâl isminde hal ehli geçinir biri vardı. Çok kimse onun etrâfında toplanmıştı. Kendisi de bu hâlini beğenir, kibirlenirdi. Ayrıca Muhammed Karsî hazretleri hakkında iyi konuşmaz sû-i zan ederdi ve; "Hiç bâtınî, kalbî ilimle zâhirî ilim bir araya gelir mi?" diyerek evliyâlık hallerine inanmazdı. Bir gün Kars'ta birisinin çamaşır yıkadıktan sonra kuruması için bahçesine astığı havlusu kayboldu. Ne kadar aradılarsa bulamadılar. Netîcede bâzıları kötü zan ve şüphe altında kaldı. Tam o günlerde Muhammed Karsî hazretleri Şeyh Kemâl'in evine gitti ve onun sığırını satın almak istedi. Şeyh Kemâl de sığırını sattı. Muhammed Karsî hazretleri sığırı satın aldıktan sonra hemen orada kesti ve acele ile karnını yardı. İçinden daha önce kaybolan havluyu çıkardı. Şeyh Kemâl bu hâli görünce, Muhammed Karsî hazretlerinin bâtın ilmine sâhip kerâmet sâhibi büyük bir zât olduğunu anlayıp ellerine sarıldı ve özür diledi. Talebeliğe kabûl etmesini istedi. Onun önde gelen talebeleri arasına girdi.

 

KAYNAKLAR

1) Lemezât, Üniversite Kütüphânesi, No: 1894, v.126