|
MOLLA HALİL Sİ'RİDÎ
Evliyânın büyüklerinden. Tefsir, fıkıh, hadîs ve tasavvuf âlimi. İsmi, Halil bin
Hüseyin es-Si'ridî el-Ömerî el-Kürdî eş-Şafiî'dir. 1750 (H.1164) senesinde
Bitlis yakınlarında Hizân'da doğdu. 1843 (H.1259) senesinde Siirt'te vefât etti.
Kabri Siirt'te olup, ziyâret edilmektedir.
Tahsîle
başladığı sıralarda, babası Molla Hüseyin onu Sofiyye-i aliyyeden olan büyük
âlim Erzurumlu İbrâhim Hakkı hazretlerinin huzûruna götürdü. Onun duâ ve
teveccühlerine mazhar oldu. Yaşadığı bölgenin âlimlerinden ilim öğrendi. En
meşhûr hocası Molla Mahmûd Behdînî hazretleriydi. Babasının ilminden de çok
istifâde etti.
Babası
aslen Kûlatlıydı fakat Siirt'e yerleşti. Gâyet şefkat ve merhamet sâhibi bir
zâttı. Oğlu Molla Halil'in yetişmesine çok ehemmiyet verdi. Bu sebeple onu
Kelpik'te hocası Sûfî Hüseyin Efendiye teslim ederek, oğlu ile ilgilenmesini ve
ona nasîhat etmesini ricâ etti. Molla Halil onun yanında bir seneye yakın bir
müddet içerisindeKur'ân-ı kerîmi ezberledi ve tecvide göre okumasını öğrendi.
İlme çok meraklıydı.
Molla
Halil Si'ridî'nin babası çok cömertti. İlim ve takvâ sâhiplerini, sâlihleri
severdi. Kendisi yokken biri eve gelse, daha sonra onu arar bulur ikramda
bulunurdu. İlimdeki başarısı ve uzun ömürlü olması için oğlum Halil'e duâ et,
derdi.Bilâhare babası onu Hizan âlimlerinin yanına bıraktı. Molla Halil onlardan
fıkıh okudu.Hocası Molla Abdurrahmân Belkî'den Şâfiî fıkhından Envâr
ileHâfız-ı Şîrâzî'nin Dîvân'ını okudu. Molla Halil Si'ridî, bu
hocasını çok severdi. Babası sonra onu, Bitlis'te Molla Ramazan Hazvînî'nin
yanına götürdü. Burada sarf ilminden bir mikdar okudu. Sonra babası onu Tillo'ya,
oradaki velilerin, bu arada İbrâhim Hakkı hazretlerinin yanına götürdü.
Onlardan, oğlu Molla Halil'e duâ ve himmet buyurmalarını istedi. Sözüne
güvenilir kimselerden birisi şöyle anlatır: Bu esnâda İbrâhim Hakkı hazretleri
mübârek elini onun sırtına uzatıp; "Allahü teâlâ seni uzun ömür, çok ilim, sâlih
amel ile rızıklandırsın." diye duâ etti. Allahü teâlâ onun duâsı bereketiyle,
ona uzun ömür, geniş ilim ve sâlih amel ihsân etti. 96 yıl yaşadı. Sonra babası
onu Siirt'e bağlı Halenzî köyünde Molla Mahmûd'un yanına götürdü. Ondan
Mesâbîh kitabını okudu. Sonra evine döndü. Bir müddet sonra babası onu, bâzı
arkadaşları ile Vestân kasabasına gönderdi. Burada sarf ilmini okumaya başladı.
Sarftan bir mikdâr ezberledi. Sonra Van'ın Müküs kasabasına gitti. Burada Molla
Muhammed bin Molla Ahmed'in yanında Molla Îsâ isminde bir âlimin yazdığı nahv
ile ilgili Terkîb kitabını, Şerh-ül-Muğnî'yi, mantıktan
Hüsamkâtî'den bir mikdâr ezberledi. Sonra Bitlis'in Hizan köyüne geldi.
Burada Molla Abdülhâdî'den mantıktan Mukaddimât'ın hepsini okudu.
Arkasından Hoşab'a gitti. Burada Hoşablı Molla Hasan'dan yine mantık ilminden,
Şerhuşşemsiye kitabını okudu. Buradan Cizre'ye gitti. Şeyh Ferruh'tan,
akâid ilmine dâir olan Şerh-ul-Akâid ve hâşiyelerini okudu. Tekrar
Hoşab'a döndü. Molla Abdüsselâm Bîzenî'den edebî ilimlerle alâkalı olan
Muhtasar-ul-Meânî kitabının bir kısmını okudu. Döndükten sonra, bir kısmını
Molla Hasan'ın, bir kısmını daMolla İsmâil'in yanında okudu. Sonra İmâdiye
kasabasına gitti. Burada Molla Yahyâ Mervezî isminde pek zekî bir âlim vardı.
Cezire'den İmâdiye'ye döndüğünde kendisinden başka kimseden okunmasını
istemezdi. Molla Halil Si'ridî ondan mantıktan Fenârî, Kavl-ı Ahmed
Hâşiyesi'ni kadâyâ (hükümler, önermeler) bahsinden sonuna kadar ve Usâm-ül-Vad'
kitaplarını okudu. Onun, kitaplarla ilgili hâşiyelerini (açıklamalarını)
derledi. Yine ondan İstiâre Risâlesi'ni ve hâşiyelerini okuyup tamamladı. Sonra reîsül ulemâ olan İmâdiye Müftüsü
Molla Mahmûd'dan ders alıp, ondan da mezun oldu.Sonra Hizan'a döndü. Beş sene
Meydan Medresesinde ders verdi.Babasının isteği üzerine Siirt'e geldi ve bir
medresede ders vermeye başladı. Otuz sene ders verdi. Siirt'e geldiğinde
talebeler onu hüsn-i kabûl ile karşıladı. Etraftan talebeler ondan ders almak
için geldi. On kadar oğlu ondan mezun oldu.
Ders
okutmakla berâber ilme karşı çok rağbeti olduğundan yine büyük âlimlerden ders
almaktan, onlardan bir şeyler öğrenmekten geri kalmazdı.
Molla
Halil Si'ridî hazretleri, zamânındaki kıymetli âlimlerden ilim öğrenip aklî ve
naklî ilimlerde yetişip tasavvufta kemâle erdikten sonra, pekçok kerâmetleri
görüldü. Zamânının müftüsü ve asrının bir tânesi oldu. Siirt'te talebe
yetiştirip kıymetli eserler yazmak ve insanlara Allahü teâlânın yolunu
göstermekle meşgûl oldu. Pekçok tâlihli kimseler kendisinden feyz alıp,
kalplerini Allahü teâlânın aşkıyla doldurarak, hallerini Resûl-i ekremin
sallallahü aleyhi ve sellem güzel ahlâkı ile süslemekle şereflendiler. Bunların
en büyüklerinden biri de, Seyyid Fehim-iArvâsî hazretleri gibi büyük bir âlimi
yetiştirmesi ile Allahü teâlânın rızâsına ve bütün insanlığın duâsına mazhar
olan Muş Müftüsü Ebû Abdullah MollaHasanEhvedî Ensârî hazretleriydi.Seyyid
Fehim-i Arvâsî hazretleri, talebelerinden Seyyid Abdülhakîm-i Arvâsî
hazretlerini yetiştirdi. O da Birinci Dünyâ Harbi esnâsındaErmeni katliâmı
sırasında memleketi olan Van'ın Müküs (Bahçesaray) nâhiyesine bağlı Arvas (Doğanyayla)
köyünden hicret ederek, uzun bir yolculuk ve birçok sıkıntılardan sonra
İstanbul'a geldi. İstanbul'da insanlara yıllarca durup dinlenmeden ilim ve feyz
saçtı. Yetiştirdiği talebelerle, büyük İslâm âlimlerinin eserlerinin bütün
dünyâya yayılmasına vesîle oldu.
Şöyle
anlatılmıştır: Şırnak'ın Silopi kazâsından bir talebe, Irak'a bağlı Zaho
kasabasında bir medresede ilim tahsîliyle meşgûl oluyordu. Hocası ertesi gün
okuyacağı dersi onun hazırlamasını söyledi. Çünkü o derste müşkül, anlaşılması
zor bir yer vardı. O talebe akşam dersini mütâlaa ederken o zor yere gelince
takıldı. Ne kadar üzerinde durduysa da anlayamadı. Bu sırada üzerine ağırlık
çöküp uyuya kaldı. Rüyâsında bir zât kendisine göründü. Kitaptan anlayamadığı
yerde takdim tehir yapmasını, yâni cümlenin bir kısmını öne bir kısmını sona
alarak yeniden okumasını söyledi. Dediği gibi yaptığında, cümlenin mânâsını
anladı. O zâta kim olduğunu sorduğunda, Molla Halil Si'ridî olduğunu söyledi.
Ertesi günü hocasının yanında dersi okurken o zor yere gelince, rüyâda öğrendiği
şekilde takdim tehîr yaparak okudu. Hocası onun orasını çıkaracağını hiç tahmin
etmiyordu. Bu sebeple hocası; "Burasını böyle okumak senin işin değil. Sen
burayı kimden öğrendin." dedi. O talebe hocasına gördüğü rüyâyı anlattı ve Molla
Halil Si'ridî'den öğrendiğini söyledi.
Molla
Halil Si'ridî'nin yazdığı kıymetli eserler şunlardır:
1) Tefsîrü Tabsırat-il-Kulûb fî Kelâmi Allâm-il-Guyûb, 2) Tefsîrun Âhar ilâ
Sûret-il-Kehf, 3) Diyâü Kalb-il-Arûf, 4) Şerhun alâ Manzûmet-iş-Şâtıbî fit-Tecvîd,
5) Mahsûl-ül-Mevâhib-il-Ehadiyyeti fil-Hasâisi veş-Şemâil-il-Ahmediyye, 6)
Te'sîsü Kavâid-il-Akâid alâ mâ Sahha min Ehl-iz-Zâhir vel-Bâtın min-el-Avâid, 7)
Mulahhas-ül-Kavâtı' vez-Zevâcir, 8) Kitâbün fî Usûl-il-Fıkh-iş-Şâfiî, 9) Kitâbün
fî Usûl-il-Hadîs, 10) Zübdetü Mâfî Fetâv-el-Hadîs, 11) Muhtasar-u Şerh-is-Sudûr
fî Şerh-il-Mevti veAhvâl-il-Kubûr, 12) Minhâc-üs-Sünne fî Ahvâl-is-Sûfiyye:
Manzum bir eserdir. 13) Nebzetün min-el-Mevâhib-il-Medeniyyeti fiş-Şathiyyâti
vel-Vahdet-iz-Zâtiyyeti, 14) Nehc-ül-Enâm fil-Akâid: Manzûmdur. 15)
Şerhun alâ Kasîdet-il-Hemziyye, 16) Risâletün fil-Ma'fuvvât, 17) Ezhâr-ül-Gusûn
min Me'kûlâtı Erbâb-il-Fünûn, 18) El-Kâmûs-üs-Sânî fin-Nahvi ves-Sarfi vel-Me'ânî,
19) Risâletün fî İlm-il-Mantık, 20) Risâletün fil-Mecâz vel-İstiâre, 21)
Risâletün fî Âdâb-il-Bahs vel-Münâzara: Manzumdur. 22) Risâletün fil-Vad',
23) El-Mantûk-uz-Zümrüdiyye Nazmu Telhîs-il-Miftâh, 24) Manzûmun fî Mevlid-in-Nebiyyi.
KAYNAKLAR
1) Tam
İlmihâl Seâdet-i Ebediyye; (49. Baskı); s.133, 153
2) El-A'lâm;
c.2, s.317
3)
Osmanlı Müellifleri; c.2, s.38
4)
Esmâ-ül-Müellifîn; c.1, s.357
5)
Mu'cem-ül-Müellifîn; c.4, s.117
6)
İcâzetnâme-i Ahmed Mekkî İstanbul 1373, s.4
7)
İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.18, s.126
|
|