CİLD       ALFABE       KONU       KABR-İ ŞERİFLER

1.   2.   3.   4.   5.   6.   7.   8.   9.   10.   11.   12.
     
 

MAKSÛD DEDE

Halvetî yolu büyüklerinden. İsmi Maksûd Dede'dir. Tokat'ta doğdu. Doğum târihi bilinmemektedir. 1562 (H.970) târihinde Serez'de vefât etti. Oradaki müslümanların kabristanlığına defnedildi.

Maksûd Dede, Sünbül Sinân hazretlerinin sohbetlerinde kemâle gelip, olgunlaştı. Ümmî idi, lâkin gönlü mânevî ilimlerle dolmuştu. Hocası onu hak yolun bilgilerini öğretmesi için Rumeli'ne gönderdi. Maksûd Dede sonradan Serez'e yerleşti.

Yâkûb Efendi anlatır: "Hocamız Sünbül Efendi hazretleri bize zaman zaman Maksûd Dede'nin hallerini anlatırdı. Bir zaman hocamız Hakkın rahmetine kavuştu. Yerine Merkez Efendi hazretleri geçti.Bana izin verip Rumellerine gönderdi. Ben de yola revân oldum. Serez'e uğradım. Maksûd Dede'yi ziyâret niyetiyle onun bulunduğu şehre gittim. Şehre vardığımda karşımdan nûr yüzlü ihtiyâr bir zât bana doğru geldi ve; "Oğlum! Maksadın Maksûd'u görmek ise, işte o benim." buyurup kerâmet gösterdiler. Mübârek ellerini öptüm. Bir zaman misâfiri oldum. Sohbetlerini dinledim. Maksûd Dede bir gün bana hak yola girişini şöyle anlattı:

"Oğlum, bir zamanlar ben Tokat'ta sanatla uğraşan birisiydim. Bir Cumâ günü halkın gürûh gürûh câmiye koştuklarını gördüm. Bunun üzerine abdestimi alıp câmiye gittim. Câmide nûrânî yüzlü birinin vâz ettiğini gördüm. Velîlik hallerinden bahsediyordu. Dinledim, o sırada içimde dervişlik arzusu doğdu.Namazdan sonra o zâtın ellerini öpmek için yanına gittim ve talebesi olmak istediğimi bildirdim. Meğer o zât Molla Habîb hazretleriymiş. Bana tebessüm edip müjde vererek; "Seni yetiştirecek zât henüz irşâda başlamadı. Zamânı geldikte inşâallah o zâtı bulursun." dedi. Aradan on beş sene geçti. Kalbim bir türlü huzur bulmadı. Sonra İstanbul'a geldim. Ayasofya Câmiine Cumâ namazına gittim. Bir zât vâz etmeye başladı. Benim hâlimi söyleyip îzâh etti. Sözleri kalbime işledi. Yanımda oturan birine; "Bu zâtın kim olduğunu sordum. O da; "Sünbül Efendi derler. Koca Mustafa Paşa Dergâhında bulunur" dedi. Sonra yanına gidip, elini öpmek istediğimde bana; "Maksûd Dede! Tokat şehrinde Molla Habîb'in sana yaptığı vasiyet hatırında mıdır?" diye sordu. Aklım gidip hayretler içinde kaldım ve hemen ayaklarını öpmek istedim. O zaman beni dergâha dâvet edip, talebeliğe kabûl ettiler ve nefsimin terbiye yollarını öğretip beni yetiştirdiler. Elhamdülillah kısa zamanda yükselmek nasîb imiş. İcâzet, diploma verip Hayrabolu'ya hak yolun bilgilerini öğretmek için gönderdiler. Hayrabolu'ya gelince, o şehrin câmiine girip, iki rekat tahiyyet-ül-mescid kıldım. Sonra orada bir delikanlının oturduğunu gördüm. Genç yanıma gelip selâm verince, selâmını aldım. Bana; "Hoş geldiniz Maksûd Dede!" dedi. Ona; "Beni nasıl bildin?" dediğimde; "Ben bir sâlih kişinin oğluyum. İçime, gönlüme evliyâlık yolunda olanlarla birlikte olmak arzusu düştü. Birkaç Hak âşığı kişiyle seyâhat yapmak istedim. Birisi bana istihâre namazını kılmamı söyledi. Ben de o gece kıldım. Sonra duâlar edip uyudum. Rüyâmda nûr yüzlü bir zât göründü ve bana; "Adım Sünbül Sinân Efendidir. Falan gün câmiye bir talebem gelir. Adı Maksûd Dede'dir." buyurdu. Buraya geldiğimde de siz çıka geldiniz." dedi.Ben de o genci yetiştirip icâzet, diploma verdim. O beldenin irşâdını ona bırakıp Serez'e geldim ve buraya yerleştim." buyurdu."

Maksûd Dede'nin hak yolun bilgilerini öğrettiği devir, Sultan Süleymân Han devriydi.

 

KAYNAKLAR

1) Lemezât, Süleymâniye Kütüphânesi, No: 4536, v.149