KILIÇLI ALİ EFENDİ
Anadolu
evliyâsı ve âlimlerinden. Asıl adı Ali Rızâ olup, babası Mehmed Efendidir. Halk
arasında "Kılıçlı Hoca" ve ilmine izâfeten "Büyük Hoca" olarak tanınır.
Medresede öğrenciyken, arkadaşları arasında oynanan kılıç-kalkan oyununda, bir
arkadaşını kazâen yaralaması üzerine "Kılıçlı" adıyla anıldı. 1848-1850
(H.1265-1267) yılları arasında doğduğu tahmin edilmektedir. 1917 (H.1336)
senesinde Kayseri'ye bağlı Şıhlı köyünde vefât etti. Kabri oradadır.
Kılıçlı
Ali Efendi, küçük yaşta Kur'ân-ı kerîm öğrendi. 1868-1880 yılları arasında
Kayseri Medresesinde okudu. Fıkıh, hadîs ve tefsîr ilminde yükseldi. Büyük bir
başarı göstererek icâzet, diploma almaya hak kazandı. Bilâhere Şıhlı köyüne
dönerek, ders vermeye, halka ilim ve edep öğretmeye başladı.
Köyde
bir medresenin olmayışı Kılıçlı Hoca'yı çok üzüyordu. Bu sebeple köye bir
medrese yaptırmak ve çok sevdiği Pâdişâh İkinci Abdülhamîd Hanın duâsını almak
üzere 1883 (H.1301) senesinde köyün ileri gelenlerindenKadir Ağa ile birlikte
İstanbul'a gitti.OradaAbdülhamîd Hanın vezirlerinden birisiyle görüştü. Netîcede
Pâdişâha arz edilen Kılıçlı Ali Efendi, bir müddet Sultanla görüştü.
AliEfendinin, büyük bir âlim olduğunu anlayan Pâdişâh, Dolmabahçe veya Yıldız
Câmiinde Cumâ vâzı vermesini emretti. Vâzını çok beğenen Pâdişâh, bir dileği,
bir arzusunun olup olmadığını sorunca; Kılıçlı Hoca; "Köyüme bir ilim merkezi
kurmak, bir medrese yaptırmak, Ehl-i sünnet yoluna hizmet etmek isterim."
diyerek durumu arz etti. Sultan Abdülhamîd Han, bu isteğini kabûl ederek, nakdî
ihsânda bulundu. Sonra; "Siz gidin, gerekli para Adana vâliliğine
gönderilecektir." buyurdu. Bu parayla Kılıçlı Hoca, Develi kazâsına bağlı Şıhlı
köyüne bir medrese ile birlikte üç tâne de çeşme yaptırdı. Böylece halkı maddî
ve mânevî susuzluktan kurtardı.
Hamîdiye Medresesi olarak bilinen bu medresenin inşâsı yedi sene sürmüş ve 1892
(H.1309) senesinde tamamlanmıştır. Medrese ilk açılışında 50 öğrenciyle eğitim
ve öğretime başlamıştır. Medresenin bir dersânesi ve 24 hücresi olup, 350-400
kadar talebe yetişmiştir. Medresenin inşâsı devâm ederken, Kılıçlı Ali Efendi
dört oğlunu yeni hizmete açılacak olan medresede hocalık yapabilecek seviyede
yetiştirmiştir. Şıhlı'nın yerlilerinden Bekir oğlu Yûsuf Hoca, Hacı Hamdi
Efendi,Kılıçlı'nın oğulları İmâm Efendi,Mehmed Efendi, medreseden ilk icâzet
alanlar arasındadır. AyrıcaAdana'nın Ceyhan ilçesine bağlı Kösreli köyünden
gelmiş ve Konya Medresesinden icâzetli olan Ayvazoğlu Hacı Mustafa Efendiyi
medreseye müderris olarak almıştır. Daha sonra çok sevdiği bu zâta, kerîmesi
Fındık Hâtunu vererek kendine dâmâd edinmiştir. Hacı Mustafa Efendi de, Kılıçlı
Hoca gibi derin âlimdi.
Hamîdiye Medresesinin cümle kapısı üzerine yerleştirilmiş ve bugüne kadar
yıpranmadan korunabilmiş olan kitâbede şunlar yazılıdır:
Fahrü'l-mülûk
hazret-i Abdülhamîd Han
Ol
sâye-i hüceste-i eltâf-ı Girdigâr
Hazırladığı ulûm u fünûnun vesâitin
Her
sınıf ahâliye o Şeh-i ma'delet-şiâr
İkdâ
sâyesinde o sâhib-muazzamın
Dârü'l-ulûm
şöhretini aldı her diyâr
Ez-cümle işbu medreseyi ehl-i ilim içün
Bünyâd-ı
adl ü dâd gibi kıldı pâydâr
Târîhi
çıkdı cevv-i semâvâta Feyziyâ
Bânîsidir bu medresenin Şâh-ı kâmkâr.
(H.1309)
Açıklaması:
(Hükümdârların efendisi, övünücüsü hazret-i Abdülhamîd Han, Allahü teâlânın
lütuflarının uğurlu gölgesidir.
İşte o
adâletiyle tanınmış Pâdişâh, halkın her sınıfı için, ilimlerin ve fenlerin
vâsıtalarını hazırladı.
O
yücelik sâhibinin gayretleri sâyesinde memleketin her yeri bir ilim yurdu
şöhretini kazandı.
Bu
medreseyi de, ilim adamları için bir adâlet binâsı hâlinde yaptırdı.
Ey
Feyzî, bu medresenin yapıldığı târih göklere çıkdı ve (anlaşıldı ki) bu
medreseyi yaptıran, o bahtiyâr Pâdişâhtır.)
Kılıçlı
Ali Efendi, iri yapılı, uzun boylu, gür sesli, heybetli, sözü tesirli, nüfuzlu
ve îtibârlı, müteşebbis ve hayırsever, sevgi ve saygı duyulan, misâfirperver bir
zâttı. Evi her gün dolar taşardı. Cömert olup, ikrâm etmekten çok hoşlanırdı.
Kimsenin kalbini kırmazdı. Herkesle hoş geçinirdi.
Ömrü
hep ilim öğretmekle geçen Kılıçlı Ali Efendi, yumuşak huyluluğu yanında,
heybetli bakışlarıyla karşısındaki şahsa saygı telkîn ederdi. Yaptırdığı
Hamîdiye Medresesinde uzun zaman Hanefî fıkhını anlattı. Medresedeki
vakitlerinin dışında çok Kur'ân-ı kerîm okurdu.Hayır eserler yapmayı çok
severdi. On kilometre uzaktan köyüne içme suyu getirtmiştir.
Hâfız
İbrâhim bin Beşir anlatır: "Kayınpederim Hacı Mehmed Efendi, sıtma hastalığına
yakalandı. Uzun zaman iyileşmedi. Bir gün; "BüyükHoca Kılıçlı Efendiyi çağırın,
bana bir okusun." dedi. Kılıçlı Ali Efendi eve geldi. Hastanın yanına oturup,
şifâ âyetlerini okudu. Allahü teâlânın izniyle, hasta iyileşip ayağa kalktı."
Merhum
Kozan Müftîsi Fâzıl Osman Efendinin oğlu AhmedCevdet Çamurdan anlatır: "Kılıçlı
Ali Efendiyi şahsen çok iyi tanırım. Başı büyük sarıklı olup, üç etekli zıbın
giyerdi. Kıyâfeti yerinde, gösterişli bir zâttı. Her gittiği yerde, müslüman ve
hıristiyan herkesin hürmetini cezbeder ve yollarda giderken herkes ayağa
kalkardı. Âlim, fâzıl, cesur ve çalışkan bir zâttı. Kürsüde vâz ederken, herkes
can kulağıyla onu dinlerdi."
KERÂMET VE MENKÎBELERİ
BİSMİLLAH, ALLAHÜ EKBER
Köye
içme suyunun getirilmesi konusunda bir kerâmeti şöyle anlatılır:
Kılıçlı
Ali Efendi, köyün hayırseverlerini toplayarak, içme suyu getirmek üzere köyün
üst tarafındaki Terece denen yere giderler. Su yolunda çalışan işçiler, belirli
bir mesâfeye geldikten sonra büyük bir kayaya rastlarlar. Çok çalışmalarına
rağmen kıramazlar. Durumu Kılıçlı Efendiye arz ederler. Kılıçlı Hoca, abdest
alıp iki rekat namaz kılar. Balyozu eline alıp; "Bismillah, Allahü ekber."
diyerek bir vuruşta kayayı parçalar. Bu durumu gören halk, Hocaya daha çok saygı
gösterir."
KAYNAKLAR
1)
Cenupta Türkmen Oymakları; Ali Rızâ Yalman (Yalkın), Kültür Bakanlığı Yayınları,
(Ankara-1977); c.2, s.153-155
2)
Memleketim Develi; Ahmed Gürkan (Ankara-1975)
3)
Millî Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Dergisi (Ankara-1985); s.61-66
4)
Çukurova Halk Kültürü İle İlgili Bâzı Tesbitler; Doç.Dr.Yûsuf Kılıç (Adana-1991),
s.3-9
|