HÂCEGÎ MUHAMMED İMKENEGÎ
Evliyânın büyüklerinden. İnsanları Hakka dâvet eden; doğru
yolu göstererek, saâdete kavuşturan ve kendilerine "Silsile-i aliyye" denilen
büyük âlim ve velîlerin yirmi birincisidir. 1512 (H.918) senesinde Buhârâ'nın
İmkene kasabasında doğdu. 1599 (H.1008) senesinde İmkene'de vefât etti.
Evliyânın büyüklerinden Derviş Muhammed hazretlerinin oğlu ve Muhammed
Bâkî-billah hazretlerinin hocasıdır. Zâhirî ve bâtınî ilimleri babasından
öğrendi. Babasından feyz alarak tasavvufta yetişip kemâle erdi. Tasavvuf ilminin
ve hallerinin mütehassısıydı. Bütün ömrü; İslâmiyete hizmetle ve Peygamber
efendimizin güzel ahlâkını insanlara duyurmakla ve öğretmekle geçti. Çok velî
yetiştirdi.
Yetiştirdiği velîlerin en başta geleni talebesi ve
kendisinden sonra halîfesi olan Muhammed Bâkî-billah'tır. Muhammed Bâkî-billah
bir gece rüyâsında Hâcegî Muhammed İmkenegî hazretlerini gördü. Hocası ona; "Ey
oğul! Senin yolunu gözlüyorum." buyurdu.Bâkî-billah hazretleri buna çok sevindi.
Hemen huzûruna gitti. Huzûruna varınca ona çok iltifât gösterip, yüksek
hâllerini dinledi.Sonra üç gün üç gece birlikte bir odada başbaşa kalıp, sohbet
ettiler. Hâcegî hazretleri ona feyz verip, yüksek faydalara kavuşturdu. Sonra
Bâkî-billah hazretlerine; "Sizin işiniz, Allahü teâlânın yardımı ve bu yüksek
yolun büyüklerinin rûhlarının terbiyeleriyle tamâm oldu.Tekrar Hindistan'a
gitmeniz lâzım. Çünkü bu silsile-i aliyyenin, orada sizin sâyenizde
parlıyacağını görüyorum. Bereket ve terbiyenizden çok istifâde edip, büyük işler
yapacak kimseler gelecek." buyurdu.
Hâce Bâkî-billah kendilerini bu işe lâyık görmediğinden,
özür dilediyse de, Hacegî İmkenegî, ona istihâre yapmasını emretti. Rüyâlarını
İmkenegî hazretlerine anlattığı zaman, şu karşılığı aldılar: "Derhâl Hindistan'a
gidiniz. Orada sizin bereketli nefeslerinizden bir azîz meydana gelecek, bütün
dünyâ onun nûruyla dolacak. Hattâ, siz de ondan nasîbinizi alacaksınız."
Hâce Bâkî-billah hazretleri Hindistan'da Serhend şehrine
geldiği zama, kendisine; "Kutbun etrâfına geldin." diye ilhâm olundu. Bu kutb,
İmâm-ı Rabbânî hazretleriydi. Demek ki, bu kıymetli tohum, Semerkand ve
Buhârâ'dan getirilmiş, Hindistan toprağına ekilmiş oluyordu.
Hâcegî Muhammed İmkenegî hazretleri, ömrünün sonlarına
doğru şu şiiri çok okurlardı:
"Zaman
zaman ölümü hatırlarım,
Bugün ne
olacak ben de bilemem.
İsteğim
Rabbime yakın olmaktır
Başka ne
olursa ona râzıyım."
Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretleri bir mektûbunda Hâcegî
Emkenegî hazretlerinden bahisle şöyle buyurmuştur: "Hâcegî Emkenegî kuddise
sirruh Hak âşıklarını hakîkî mahbûba kavuşturmak için sıkıntılara katlanarak ve
zâhiren kırıklık içerisinde senelerce rehberlik yaptı. Bir gün talebelerinin bir
kısmı ile dikenlik bir yerden geçiyorlardı. Bir talebesinin ayakları yalın idi.
Hemen her adımda bir diken batıyordu. İçinden gizlice âh çekiyor ve ayağını da
hocasının İzinden ayırmıyor, tâkib ediyordu. Hocası Emkenegî hazretleri onun bu
hâli üzerine iltifât edip; "Kardeşim ayağa elem dikeni batmadıkça, murâd gülü
açılmaz." buyurdu. Bu söz üzerine talebenin gönlü pek ziyâde hoşnûd oldu..."
KAYNAKLAR
1) Tam İlmihâl Seâdet-i
Ebediyye; (49. Baskı) s.1079
2) Umdet-ül-Makâmât; s.83
3) Hadâik-ül-Verdiyye;
s.177
4) Reşehât Zeyli; s.6
5) Zübdet-ül-Makâmât; s.14
6) Tezkar-i Hâlid; s.7
7) İslâm Âlimleri
Ansiklopedisi; c.15, s.246
8) İslâm Târihi
Ansiklopedisi; c.5, s.63 |