|
HÂCE EVLİYÂ-İ KEBÎR
Abdülhâlık-ı Goncdüvânî'nin yetiştirdiği evliyânın büyüklerinden. Aslen
Buhârâlıdır. On üçüncü asrın ortalarında vefât etmiş olup, kabri Buhârâ
yakınlarında Hakrîz Hisârında Ayyâr Burcu yakınındadır.
Önceleri Buhârâlı bir âlimden ilim tahsîl ediyordu. Bir gün, Buhârâ çarşısında
nûr yüzlü bir zât gördü. Elinde bir paket olduğu halde yürüyordu. Gönlü bu zâta
meyletti. Hemen yanına yaklaşarak; "Efendim! Müsâade buyurursanız, bu paketi
evinize kadar ben taşımak istiyorum." dedi. Bunun üzerine nûr yüzlü zât,
taşıması için paketi ona verdi. Eve kadar birlikte geldiler. Bu zât, Ehl-i
sünnet âlimlerinin ve evliyânın büyüklerinden olan Abdülhâlık-ı Goncdüvânî
hazretleriydi. Evin önüne geldiklerinde Abdülhâlık hazretleri ona; "Teşekkür
ederim. Bir saat sonra gelin! Yemeği berâber yiyelim." buyurdu.
Hâce Evliyâ oradan
ayrıldıktan sonra, gönlünün önceki hocasının derslerinden soğumuş, yeni
karşılaştığı bu nûrlu zâta meyletmiş olduğunu hissetti. Bir saat sonra
Abdülhâlık-ı Goncdüvânî'nin huzûruna koştu. Abdülhâlık-ı Goncdüvânî, bu sohbette
onu oğulluğa kabûl etti.Bundan sonra eski hocasının derslerine hiç gitmeyip,
Abdülhâlık-ı Goncdüvânî hazretlerinin sohbetlerine devâm etti.
HaceEvliyâ'nın önceki hocası, onu Abdülhâlık-ı Goncdüvânî'nin sohbetlerinden
vazgeçirmeye, bu yolda ilerlemesine mâni olmaya çalıştı ise de başaramadı. Bunun
için her gördüğü yerde kendisine hakâret ediyor, ayıplıyor, dil uzatıyor ve ağır
sözler söylüyordu. Hâce Evliyâ ise hiç cevap vermeyip sabrediyordu. Bir gece,
kendisine hakâretlerde bulunan bu eski hocasının, çirkin bir günâh işlediğini,
keşif yoluyla gördü. Ertesi gün karşılaştıklarında, o hoca yine ağır sözler
söylemeye başladı. Bunun üzerine Hâce Evliyâ, o hocaya hitâben; "Ey üstâd!
Utanmaz mısın ki, gece şu çirkin günâhı işlersin, gündüz olunca da bizi hak
yolundan döndürmeye çalışırsın!" dedi. O kimse, mahcûb oldu, utandı, kızardı,
hiçbir şey söyleyemedi. Hâce Evliyâ'nın, Abdülhâlık-ı Goncdüvânî hazretlerinin
sohbetinde bulunmakla, bu keşif ve kerâmet hâline kavuştuğunu, kendisinin, buna
mâni olmaya çalışmakla çok büyük hatâ ettiğini anladı. Hâline tövbe etti ve
hemen, Abdülhâlık Goncdüvânî hazretlerinin sohbetlerine koştu. Eski hâline
pişmân olup, gayretle, sohbet ve hizmete devâm ederek evliyâlık hallerine
kavuştu.
Hâce Evliyâ-i Kebîr, Hâce
Abdülhâlık-ı Goncdüvânî hazretlerinin huzûrunda, sohbet ve hizmetinde bulunmakla
çok yüksek derecelere kavuştu. Onun, Ahmed Sıddîk'tan sonra ikinci halîfesi
oldu. Pekçok talebe yetiştirdi.
Vefâtına yakın, kendisine halîfe olarak talebelerinden dört tânesini seçerek
bildirdi. Bunların isimleri; Hâce Dehkân-ı Kılletî, Hâce Zekî Hudâbâdî, Hâce
Sukümânî ve Hâce Garîb'dir.
KAYNAKLAR
1)
Hadâik-ül-Verdiyye; s.118
2) Reşehât Ayn-ül-Hayât
(Osmanlıca); s.44
3) İslâm Âlimleri
Ansiklopedisi; c.8, s.302
|
|