|
DIRÂR BİN MÜRRE
Evliyânın
büyüklerinden ve hadîs âlimi. Künyesi Ebû Sinan eş-Şeybânî'dir. Doğum târihi ve
yeri belli değildir. 749 (H.132) senesinde vefât etti. Dırâr bin Mürre,
zamânının âlimlerinden ilim öğrendi ve hadîs-i şerîf nakletti. Bu âlimlerden
bâzıları şunlardır:
Ebû Sâlih
es-Semân, Saîd bin Cübeyr, Kuz'a bin Yahyâ, Muharib bin Desâr, Abdullah bin
Hâris Zübeydî, Abdullah bin Hüzeyl, Ebû Sâlih el-Hanefî ve diğerleri.
Kendisinden ise, Şu'be bin Haccâc, Şureyk, Süfyân-ı Sevrî, Süfyân bin Uyeyne ve
Abdülazîz bin Müslim, Muhammed bin Fudayl ilim öğrendiler.
Dırâr bin
Mürre'nin rivâyet ettiği hadîs-i şerîfler, İmâm-ı Buhârî'nin
Edeb-ül-Müfred adlı eserinde, Sahîh-i Müslim'de, Sünen-i
Tirmizî'de, Sünen-i Nesâî'de yer almıştır. Yahyâ Kettan, Ebû Hatîm, Nesâî, İclî ve diğer birçok âlim onun sika, güvenilir,
sağlam bir râvi olduğunu söylemişlerdir.
Dırâr bin
Mürre, Cumâ günleri Muhammed bin Sûka ile bir araya gelince, Allah korkusu ile
ağlarlardı. Dırâr bin Mürre talebelerine; "Yanıma teker teker gelin, toplu hâlde
gelmeyin. Çünkü toplu geldiğinizde vaktinizi aranızda şuradan buradan konuşmakla
geçirirsiniz. Fakat yalnız geldiğinizde, ya dersinizle meşgul olursunuz, yâhut
Allahü teâlâyı anarsınız. Bunlar sizin için daha hayırlıdır." buyururdu.
Dırâr bin
Mürre, çarşıdan bir şeyler alınca onu kendisi taşırdı. Onu sevenler; "Ver biz
taşıyalım." dediklerinde kabul etmez, böyle eşyâsını gücü kuvveti yerinde olduğu
hâlde kendisi taşımayıp, başkasına taşıtmayı kibirlilik olarak görür,
kibirlileri sevmediğini söylerdi.
Dırâr bin
Mürre buyururdu ki:
"Hayırlı kimse, âilesine,
çoluk-çocuğuna faydalı olan kimsedir."
"Gıybet
etmek, annesi ile yetmiş kere zinâ etmekten daha kötüdür."
"Şeytan
şöyle demiştir: Âdemoğluna üç şeyi yaptırdığımda maksadıma, murâdıma kavuşmuş
olurum, istediğimi yaptırırım. Birincisi, günahlarını unuttuğu zaman, ikincisi
amelini çok gördüğü zaman, üçüncüsü kendi görünüşünü beğendi zaman."
KAYNAKLAR
1) Hilyet-ül-Evliyâ; c.5, s.91
2) El-Kâşif; c.2, s.37
3) Tehzîb-üt-Tehzîb; c.4, s.457
4) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.2, s.259
|
|