CŻLD       ALFABE       KONU       KABR-Ż ŽERŻFLER

1.   2.   3.   4.   5.   6.   7.   8.   9.   10.   11.   12.
     
 

BOSNALI ABDULLAH EFENDİ (Abdullah-ı Rūmī)

Osmanlı evliyāsının büyüklerinden. 1583 (H.992) senesinde Bosna'da doğdu. Asıl ismi Abdullah Abdī olup, babasınınki Muhammed'dir. Bosnāvī, Rūmī ve Gāibī nisbet edildi. Şārih-ul-Fusūs ve Şārih-il-Mesnevī diye meşhūr oldu.

Doğum yeri olan Bosna'da ilim tahsīline başlayan Abdullah Efendi, sonra İstanbul'a geldi. Tahsīlini tamamladıktan sonra Bursa'ya gitti. Bursalı Hasan Kabaduz Efendi ile görüştü. Bu zātın sohbetlerinde kemāle gelip olgunlaştı. Hācı Bayram-ı Velī halīfelerinden Bıēakēı Ömer Dede'nin halīfesi olan Hasan Kabaduz Efendinin feyz ve himmetleri ile yüksek derecelere kavuştu. Bosnāvī Abdullah Efendi, Bursa'dan ayrılıp Mısır'a, sonra 1636 (H.1046) senesinde hac vazīfesini yapmak iēin, Hicaz'a gitti. Mekke-i mükerremeyi ve Medīne-i münevvereyi ziyāret etmekle şereflendi. Hac dönüşünde, Şam'da Muhyiddīn-i Arabī hazretlerinin türbesi yanında inzivāya ēekildi. Günlerce ibādetle meşgūl oldu. Sonra Konya'ya geldi. Sadreddīn-i Konevī ve Mevlānā Celāleddīn-i Rūmī gibi büyüklerin kabirlerini ziyāret edip, rūhāniyetlerinden isifāde etti. Konya'da yerleşip, vefātına kadar bu şehirde kaldı. Talebelerine ilim öğretmek ve emr-i mārūf yapmakla Allahü teālānın emirlerini bildirmekle meşgūl oldu. 1644 (H.1054) senesinde hac dönüşü Konya'da vefāt edip, ēok sevdiği Sadreddīn-i Konevī hazretlerinin türbesi civārında defnedildi. Sonradan yapılan kabir taşına, vasiyeti üzerine; "Hāzā kabrū garībillahi fī ardıhī ve semāihī Abdullah el-Bosnāvī er-Rūmī el-Bayrāmī" ibāresi yazıldı.

Mısır ve Hicaz'a yaptığı seyāhatlerinde ve Şam'daki ikāmetinde kendisi ile görüşen ilim erbābı, Abdullah Bosnavī'nin ilmini ve eserlerini ēok beğenirlerdi. Yüksekliğini anlayanlar, ilim ve feyzlerinden istifāde etmek iēin birbirleriyle ādetā yarış ederlerdi. Arab āleminin meşhūr ulemāsından Garsüddīn Halīlī Muhammed Mirzā Sürūcī, Dımeşkī Sūfī, Muhammed Mekkiyy-ül-Medenī, Seyyid Muhammed bin Ebī Bekr Ukūd gibi ālimler, Abdullah Bosnavī'nin talebesi olmakla şereflendiler.

kaynaklarda Abdullah Bosnavī'nin altmış eserinin ismi verilmektedir. Bunlardan en meşhūru, Muhyiddīn-i Arabī hazretlerinin mežhūr eseri Füsūs-ül-Hikem žerhidir. Mżsżr'da ve Żstanbul'da birer defā basżlmżžtżr. Dišer eserleri ēežitli kütüphānelerde mevcūd olup, okuyanlar istifāde etmektedirler. Eserlerinden bāzıları şunlardır:

1) Mevākib-ül-Fukarā, 2) Hakīkat-ül-Yakīn, 3) Risāle-i Hazerāt-il-Gayb, 4) Metāli-un-Nūr-is-Senī an Tahāret-in-Nebiyy-il-Arabī, 5) Risāletün fī Tafdīl- il-Bežer Alel Melek, 6) Tezyilün fī Münāzeat-i Żblīs li-Sehl bin Abdullah et-Tüsterī, 7) Mekāsżd-ż Envār-ż Ayniyye ve Meskāżd-ż Ervāh-ż Tayyibe-i Gaybiyye, 8) Muhādarāt-ül-Evāil. Bunlardan başka ēeşitli āyet-i kerīme ve sūre-i şerīfelerin tefsīrleri, ēeşitli mevzūlarda manzūm ve mensūr Türkēe ve Arapēa eserleri vardır.

 

KERÂMET VE MENKÎBELER

RESÛLULLAH'IN ANNE VE BABASI MÜMİN İDİ

Bir sohbeti esnāsında, Peygamber efendimizin peygamberliği bildirilmeden önce İbrāhim aleyhisselāmın dīninde olduğunu şöyle anlattı:

Sevgili Peygamberimiz, peygamberliği bildirilmeden önce, İbrāhim aleyhisselāmın dīninde idi. Nitekim Kur'ān-ı kerīmde İbrāhim sūresi 40. āyetinde meālen; "Rabbim! Beni gereši üzere namāza devāmlż kżl. Zürriyetimden de böyle kimseler yarat. Ey Rabbimiz duāmż kabūl et." buyruldu."

İbn-i Münzīr tefsīrinde, bu āyet-i kerīme hakkında, İbn-i Cerīr'den sahih bir senedle, "İbrāhim aleyhisselāmın zürriyetinden İslāma uygun olarak, Allahü teālāya ibādet eden kimselerin elbette bulunacağını" bildiriyor.

Kelime-i tevhīdin ve tevhīd ītikādının, İbrāhim aleyhisselāmın zürriyeti arasında devām etmesi, Allahü teālānın onlara lütuf ve ihsānıdır. İslām dīninin Resūlullah efendimize bildirilinceye kadar devām edip gelmesi, Resūlullah efendimizin hazret-i İbrāhim'e kadar olan müslüman baba ve dedeleri vāsıtasıyla olmuştur. Çünkü onlar da, İbrāhim aleyhisselāmın müslüman olan zürriyetindendirler.

İslāmdan ibāret olan Hanīf dīni, Muhammed aleyhisselāmın peygamberliğinin bildirilmesine kadar devām etmiştir. Hak dīnin, İbrāhim aleyhisselām zamānından, Resūlullah efendimiz zamānına kadar devām etmesi, bu iki zaman arasında, bir Allah'a inanan müminlerin bulunmasıyla olmuştur. Bu sebeple Resūlullah efendimizin ana ve babalarının da müslüman oldukları sābit olmaktadır. Resūl-i ekremin babası Abdullah ve annesi Âmine Hātunun tevhīd inancı üzere bulundukları ve müslüman oldukları ortaya ēıkmaktadır.

 

KAYNAKLAR

1) Hülāsātül-Eser; c.3, s.86

2) Osmanlı Müellifleri; c.1, s.43

3) Sefīnet-ül-Evliyā; c.2, s.337

4) Esmā-ül-Müellifīn; c.1, s.476

5) Tam İlmihāl Seādet-i Ebediyye; (48.Baskı) s.1028

6) Sicilli Osmānī; c.3, s.367

7) Tuhfe-i Hattātīn; s.280

8) Metālī-un-Nūr-is-Senī an Tahāret-in-Nebiyy-il-Arabī (En-Ni'met-ül-Kübrā Alel-A'lem kitabı iēinde), Hakīkat Kitabevi, İstanbul-1986; s.275

9) Cevher-ül-Esnā fī Terācim-i Ulemāi ve Şuarāi Bosna (Muhammed Hancī Bosnevī, Mısır-1349; s.94-100

10) İslām Âlimleri Ansiklopedisi; c.15, s.219

11) Mu'cem-ül-Müellifīn; c.6, s.81

12) El-A'lām; c.4, s.101

13) Brockelman; Gal-2, s.793