CİLD       ALFABE       KONU       KABR-İ ŞERİFLER

1.   2.   3.   4.   5.   6.   7.   8.   9.   10.   11.   12.
     
 

BAYTAZZÂDE HACI ABDULLAH

Gâziantep velîlerinden. İsmi Abdullah, babasınınki Muhammed Efendidir. 1819 (H.1235) senesinde Kilis'te doğdu. Babası Muhammed Efendi, Çekmeceli Câmiinde müderrislik yapardı. Sülâlesi Taşkent bölgesinden hicret edip, Kilis'e yerleşmişti.

Küçük yaşta anne ve babasını kaybeden Baytazzâde, bir komşusunun himâyesinde büyüdü. İlk tahsîlini tamamladıktan sonra, Akçurun Câmii müderrisi Hacı Hâfız Efendinin derslerine devâm etti.

Baytazzâde ilim tahsîline devâm ettiği sıralarda, Kilis ve havâlisi Mısır Hidivi Kavalalı Mehmed Ali Paşanın oğlu İbrâhim Paşa tarafından işgâl edildi. İbrâhim Paşa, ordusuna katılmak üzere Kilislilerden gençler istedi.Paşaya asker olarak verilen gençler arasında yetim Abdullah da vardı. İbrâhim Paşa bu gençleri Mısır'a gönderdi.

Baytazzâde Abdullah Efendi Mısır'da iki yıl askerlik yaptı. Bu arada Kölit adındaki bir Fransızdan hekimlik ve biyoloji öğrendi. En zor ve karmaşık konuları kısa zamanda kavrayacak kadar akıllı zekî ve çalışkandı.

Hattatlık ve hâkkâklık alanında da üstün bir kâbiliyeti vardı. Kıymetli taşları oyup biçimlendirmede ve mahâretle mühürler kazmada çok başarılı idi. Elinin emeği ile geçindiği gibi, para da biriktiriyordu.

Bir gün çarşıda dört çocuklu yoksul bir hanım gördü. Kadının beyi ölmüş ve çocukları ile birlikte yersiz yurtsuz, aç bir halde sokakta kalmıştı. Yardım için baş vurduğu her yerden kovuluyordu. Baytazzâde Abdullah Efendi, gözyaşlarıyla dolaşan bu hanıma biriktirdiği paraları verdi.

Birkaç gün sonra rüyâsında Peygamber efendimizi gördü. Peygamber efendimiz ona Mekke-i mükerremeye gitmesini söyledi. Askerlikten kaçmanın cezâsı ölüm olmasına rağmen, her şeyi göze alarak Mekke-i mükerremeye gitti. Evliyânın büyüklerinden olan Mevlânâ Muhammed Cân Mekkî'nin talebesi olmakla şereflendi. Hocasına on sene hizmet etti. Sohbetlerinde kemâle geldi.

Hocasının vâsıtasıyla Abdullah-ı Dehlevî'nin rûhâniyetinden istifâde etti. Muhammed Cân ona icâzet vererek, memleketine gönderdi. Hacı Abdullah, memleketinde Baytazzâde Tekkesini yaptırdı. Bu tekkede yıllarca insanlara Allahü teâlânın emir ve yasaklarını bildirdi. Birçok âlim yetiştirdi.

Baytazzâde aynı zamanda Allahü teâlânın aşkıyla şiirler de söyledi. Şiirlerinin toplandığı dîvân basılmamıştır. Şiirlerinde Sermest ve Hâlis mahlasını kullanmıştır. Ayrıca Sıffîn Vak'ası adlı bir târihi ile tıbba dâir el yazması eserleri olduğu bilinmekte ise de, yeri tesbit edilememiştir. Şiirlerinden bâzı örnekler:

 

Sâkî hele kalk, bâdeye bak vakt-i seher bu

Sen sâat-i dünyâyı bil ki tezce geçer bu

Gel fursatı fevt etme bilip vakti ganîmet

Çün ömrü bilin, ömrü gibi ömrü gider bu.

 

Ağlayu gelmezseniz, cân ile bilmezseniz

Ölmeden ölmezseniz, burda hîç olmazsanız

Hayfâ size hem bize ger bizi bilmezseniz

Sâkî hemen mey getir, bî-gışş u bî şey getir.

 

Hacı Abdullah Efendi 1880 (H.1297) senesinde Kilis'te vefât etti. Kalabalık bir cemâat ile kılınan namazdan sonra tekkesinin içindeki âile mezarlığına defnedildi.

 

KAYNAKLAR

1) Âbidler ve Kitâbeleri ile Kilis Târihi (İ.H.Konyalı)

2) Kilis Tarihi (1932)

3) Kilisli Şâirler Antolojisi (Matbu değil. Seyfettin Başcılar)