ALİ BİN FUDAYL
Evliyânın
büyüklerinden, hadîs âlimi. Doğum ve vefât târihi belli değildir. Sekizinci
asrın sonlarında yaşamıştır. Hayâtı hakkında fazla bir bilgi yoktur. Abbâd bin
Mansûr, Abdülazîz bin Ebî Revvâd, Leys bin Ebî Süleym, Zeyd bin Bekir ve
Muhammed bin Sevr es-San'anî'den ilim öğrenip rivâyette bulundu. Kendisinden ise
babası dâhil birçok âlim hadîs-i şerîf rivâyetinde bulundu.
Ali bin
Fudayl, birgün birisinin;
"O gün insanlar, âlemlerin Rabbi için (O'na hesap vermek için
kabirlerinden) kalkacaklar." (Mutaffifîn sûresi: 6) âyet-i kerîmesini
okumakta olduğunu duydu. Bunun tesiri ile düşüp bayıldı. Yine birgün ağlıyordu.
"Seni ağlatan
nedir?" diye sorulunca; "Bana zulmedene, yarın Allahü teâlânın huzûruna çıkıp
da, hiçbir sebep yokken niçin zulmettiği kendisine sorulunca, hiçbir cevap
veremeyecek olan kimseye acıyorum da onun için ağlıyorum." buyurdu.
Birgün
ağlıyordu. Babası Fudayl bin Iyâd; "Yavrucuğum! Niçin ağlıyorsun?" diye sordu.
"Babacığım!Eğer kıyâmet günü bir araya gelmezsek, hâlimiz nice olur? Onun için
ağlıyorum." deyince, Fudayl bin Iyâd; "Yavrucuğum!Abdullah bin Mübârek buyuruyor
ki: "Allahü teâlâ için dünyâdan kesilen kimsenin hâli ne güzeldir." Ali bin
Fudayl bu sözleri duyunca düşüp bayıldı.
Ali bin
Fudayl, babasından önce vefât etti. Kur'ân-ı kerîmden bir sûreyi sonuna kadar
dinlemeye tahammül edemez, düşüp bayılırdı. Birgün babasının yanına bir kârî (Kur'ân-ı
kerîm okuyan) geldi. Onu Ali bin Fudayl'ın yanına gönderdi ve; "Oğluma Kur'ân-ı
kerîm oku, dinlemekten çok hoşlanır. Zilzâl ve Kâria sûrelerini okuma! Çünkü
kıyâmet sözünü dinlemeye tahammül edemez!" buyurdu. O kârî, Ali bin Fudayl'ın
yanında yanlışlıkla Kâria sûresini okudu. Dördüncü âyet-i kerîmeye gelince, Ali
bin Fudayl; "Allah!.." deyip düştü. Baktılar ki rûhunu teslim etmişti.
BEYİTLER
NE İÇİN AĞLIYORSUN?
Hadîs âlimlerinden, Ali bin Fudayl vardı,
Allah'tan korkusundan, her günahtan kaçardı.
Birgün ağlıyor idi, babası sordu ona:
"Ne için ağlıyorsun, ey yavrum, söyle bana?"
Dedi ki: "Babacığım, kıyâmet gününde biz,
Bir arada olmazsak, nice olur hâlimiz?
Şimdi olduğu gibi, olmazsak bir arada,
Bunu düşünüyorum, ağlıyorum burada."
Babası cevâbında, dedi ki evlâdına:
Abdullah bin Mübârek, şöyle demişti bana:
"Dünyâdan kesilirse, bir kişi Allah için,
Hâli ne de güzeldir, böyle olan kişinin."
Fudayl bin Iyâd der ki, evlâdım Ali'yi ben,
Gördüm kendi kendine, şu sözleri söylerken:
"Ey nefsim Cehennem'den, kurtuluş ne zamandır?
Şâyet kurtulamazsan, hâlin ne de yamandır."
Fudayl bin Iyâd der ki: "Bir keçimiz var idi,
Bu keçi, başkasının, arpasından yemişti.
O günden îtibâren, o keçinin sütünden,
Kimse süt içmemişti, ailemiz içinden."
Ali bin Fudayl birgün, bir yerde otururken,
Bir âyet-i kerîme, işitmişti birinden:
"Âlemlerin Rabbine, hesâb vermek üzere,
İnsanlar o gün kalkıp, toplanırlar bir yere."
Bayılıp düştü hemen, âyetin dehşetinden,
Gelemedi kendine, fazla teessüründen.
Bu zâtlar hürmetine, yâ Rabbî, bizi affet,
Böyle "yakîn îmânı", bizlere de ihsân et!
KAYNAKLAR
1) Hilyet-ül-Evliyâ; c.8, s.297
2) Tehzîb-üt-Tehzîb; c.7, s.373
3) Tabakât-ül-Evliyâ; s.270
4) Tabakât-üs-Sûfiyye; s.33
5) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.2, s.116
|