CİLD       ALFABE       KONU       KABR-İ ŞERİFLER

1.   2.   3.   4.   5.   6.   7.   8.   9.   10.   11.   12.
     
 

ABDÜLKÂDİR DÜCÂNÎ

Kudüs bölgesinde yetişen evliyânın büyüklerinden. İsmi Abdülkâdir olup, babasının ismi Abdullah'tır. Künyesi Ebû Rebâh'dır. 1809 (H.1224) senesinde Yafa'ya bağlı Beyt-i Dücan köyünde doğdu. Babasının himâyesinde yetişti. Ondan Kur'ân-ı kerîmi tecvid üzerine öğrendi. Sonra amcası Şeyh Selîm Dücânî ile Yafa'ya gitti. Yafa'da amcasından ve birçok âlimden ilim öğrendi. Amcasının vefâtından sonra da tahsiline devâm etti. Ders aldığı hocalardan bâzısı Şeyh Muhammed Cisr Trablûsî, Şeyh Mahmûd Ebü'l-Envar Râfiî, Şeyh AliGeylânî ve amcası oğlu Şeyh Hüseyin Selîm Dücânî'dir. Bütün dînî ilimler ve tasavvuf yolunda icâzet (diploma) aldıktan sonra insanlara Ehl-i sünnet îtikâdını anlatmaya çalıştı.

Abdülkâdir Dücânî, insanlara dînin emir ve yasaklarını anlatmak için köy köy dolaşırdı. Aynı zamanda dînî problemleri, insanların aralarındaki anlaşmazlık olan meseleleri hallederdi. Herkes onun verdiği kararlara rızâ gösterirdi. Sohbetinde bulunan insanları büyük bir ferahlık ve sevinç kaplardı. Güler yüzlü ve pek heybetli idi. Gören ve sözlerini dinleyen onun büyüklüğünden aslâ şüpheye düşmezdi. Küçük, büyük herkese karşı mütevazi olup, alçak gönüllü idi. Çok cömert idi. Evi tanıdık, tanımadık her taraftan gelenlerin misâfir kaldığı yerdi.

Abdülkâdir Dücânî, kış ve ilkbahar aylarında Yafa'daki evinde kalırdı. Yaz ve sonbahar aylarını ise köyleri dolaşarak insanlara nasîhat ile geçirirdi. Dergâhı herkese açıktı. Açları doyurur, elbisesi olmayanları giydirirdi. Onu herkes severdi. Talebeleri onun sohbetleri ile yüksek derecelere kavuştu.

Bir gün talebesi ile dergâhın bir odasında oturuyordu. Bu sırada Abdülkâdir Ebû Rebah'da bir hal meydana geldi. Vücûdu büyümeye başladı. Büyüdükçe talebesi yerinden uzaklaşmak mecbûriyetinde kaldı. Nihayet Abdülkâdir Dücânî'nin vücûdu bütün odayı kaplayınca, talebe odanın dışına çıktı. Bir süre sonra Abdülkâdir Dücânî yavaş yavaş eski hâline geldi. Talebesine niçin odanın dışında olduğunu sorunca;` "Efendim odada yer bulamadığım için." cevâbını verdi. Abdülkâdir Dücânî de; "Evladım! Bu Allah adamlarında görülen bir haldir. Bu gördüğünü kimseye söyleme." buyurdu.

Abdülkâdir Dücânî 1877 (H. 1294) senesinde vefât etti. Cenâzesi çok kalabalık oldu. Yafa'nın kuzeyinde amcası Şeyh Selîm'in kabrinin yakınına defn edildi. Üzerine güzel bir türbe yapıldı. Kabri ziyâret mahallidir.

Abdülkâdir Dücânî birçok eser yazmıştır. Bunlardan biri Peygamber efendimize salevâtı ihtiva eden bir eserdir. İçerisinde Arabî alfabeye göre tertib edilmiş Bedir Harbine iştirak edenEshâb-ı kirâmın isimleri ve hadîs-i şerîflerden meydana gelen duâlar vardır. Diğer bir eseri de Allahü tealânın ism-i şerîflerinin fazîleti hakkındadır. Ayrıca şiirleri de vardır.

 

KAYNAKLAR

1) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c. 2, s. 98