CİLD       ALFABE       KONU       KABR-İ ŞERİFLER

1.   2.   3.   4.   5.   6.   7.   8.   9.   10.   11.   12.
     
 

ABDULLAH BİN MUHAMMED EL-HADRAMÎ

Evliyânın büyüklerinden. İsmi, Abdullah bin Muhammed bin Abdurrahmân el-Hadramî'dir. Künyesi Ebû Muhammed'dir. Doğum târihi bilinmemektedir. Hadramud'da yetişen evliyânın büyüklerinden idi. 1288 (H.687) senesinde vefât etti. Yemen'deki Selâm şehri kabristanına defn edildi. Mezarının üstüne bir türbe yaptırıldı. Türbesi ziyâret yeridir.

Abdullah-i Hadramî, ilk önce Muhammed bin Ali Ba'levî'den ilim öğrendi. Maddî ve mânevî istifâdesi çok oldu. Muhammed bin AliBa'levî kendisini çok sever ve methederdi. Daha sonra ilim öğrenmek için Şeyh Ahmed bin Cu'd hazretlerinin ilim meclisine devâm etti. Ondan çok istifâde etti. Tasavvuf bilgilerini öğrenip üstün hâllere kavuştu ve icâzet, diploma aldı. Sonra Ebü'l-Gays bin Cemîl ve daha birçok velî zâtların ders ve sohbetlerini dinledi. Çok istifâde edip yüksek mertebelere kavuştu. Birçok kerâmetleri görüldü. İnsanlara, güzel ahlâkı öğretmek için çalıştı. İnsanlar, çeşitli yerlerden kendisini görmeye ve sohbetlerini dinlemeye gelirdi. Yüzlerce talebesi vardı. Allahü teâlânın kendisine ihsân ettiği üstünlüğü ile insanlara ilim öğretti. Dünyâ ve âhiret sıkıntılarından kurtardı. Etrâfında pekçok talebe toplandı.

Bir defâsında peygamberlerden Hûd aleyhisselâmın kabr-i şerîfini ziyâret için yola çıktı. Binlerce kişi onunla gitti. Bir defâsında da talebelerinden büyük bir cemâatle, hocası Ahmed bin Cu'd'u ziyârete gitmişti. Huzûruna vardıklarında; "Hoş geldiniz evladlarım. Yola çıktığınızdan beri melekler sizin etrafınızı sarmışlardı." dedi.

Talebelerine nasîhat ederken; "Sizden biriniz nerede olursanız olunuz, herhangi bir sıkıntıya düşerse, beni vesîle ederek Allahü teâlâdan murâdını istesin. Biiznillah istediğine kavuşur. Allahü teâlâ, velî kulları vâsıtasıyla insanların müşküllerini çözer." buyurdu. Talebeleri sıkıntıya düştükleri zaman, Abdullah-ı Hadramî'yi vesîle ederek, Allahü teâlâdan sıkıntılarını gidermesini istediler. Hocalarının yetişerek, Allahü teâlânın izniyle onları sıkıntıdan kurtardığı çok defâ görüldü.

Şöyle anlatılır:

Ebû Mehre adındaki zât, önceleri Sa'îd bin Îsâ'nın talebelerinin ileri gelenlerinden idi. Daha sonra Abdullah-ı Hadramî'nin sohbetlerinde bulundu. Onun sevdiği yüksek talebelerinden oldu. Bir zaman Ebû Mehre, ilk hocasını ziyârete gitti. Huzûruna girdiğinde eski hocasının hâtırının kaldığını gördü. Sonra kendisinde, his, zevk ve istek ne varsa kaybolduğunu anladı. Berâberinde amcasının oğlu vardı. O zaman Abdullah-ı Hadramî hazretlerini vesîle kılıp, Allahü teâlâya yalvardı. O ân Abdullah-ı Hadramî orada görüldü ve Ebû Mehre'yi düştüğü sıkıntılı durumdan kurtardı. O da eski hâline tekrar kavuştu. Sa'îd bin Îsâ, bu durumu görünce hayret etti. O zaman Abdullah-ı Hadramî buyurdu ki: "Bu talebenin elinden siz tuttunuz. Fakat kalbi bizimledir." Daha sonra oradan ayrıldı.

Abdullah-ı Hadramî hazretleri yalnız kaldığı zaman ortalığı bir nûr kaplardı. Kendisi bu nûrda kaybolur gibi olurdu.

İmâm-ı Yâfiî onun hakkında; "Çok kimseler rüyâda, Resûlullah efendimizin kabr-i şerîfinden, Abdullah-i Hadramî'nin kabrine akan bir nehir gördüklerini anlatırlar. Âlimler, bunu Resûlullah efendimizin ona yardımının çokluğuna delîl olduğunu bildirdiler." buyurdu.

Abdullah-ı Hadramî, vefât edeceği zaman yaklaştığında, yanında bulunanlara; "Yavrularım, melekler âlemini görüyorum. Melekler âleminde de Peygamberimizi görüyor, müşâhede ediyorum." dedi.

 

KAYNAKLAR

1) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.2, s.114

2) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.8, s.10

3) Tabakât-ül-Havvas Ehli's-Sıdkı ve'l-İhlas (Zebîdî); s.70