Edirne’nin
batısında Meriç nehri önünde 1364 senesinde haçlı kuvvetlerine karşı Osmanlı
ordusunun zaferiyle neticelenen savaş. Osmanlı kuvvetlerinin Trakya ve
Balkanlarda hızla ilerliyerek bir çok yerleri fethetmesi, buralarda Türk
göçmenlerini iskân etmesi, Avrupa devletlerini endişeye düşürdü. Filibe
şehrinin fethini müteakip Rum kumandanı kaçıp Sırbistan’a giderek kral beşinci
Uroş’a sığındı ve onu Osmanlılar aleyhine hareket etmeye sevketti. Rum
kumandanı, Sırp kralı Uroş’a; “Osmanlıların asker ve ahâlî olarak sayılarının
azlığından bahisle sür’atle hareket edilirse, onları Rumeli’den atmanın mümkün
olacağını, fakat vakit geçirilirse çok daha vahim durumların ortaya çıkacağını
bildirdi.
Sırp
kralı Uroş bu malûmat üzerine harekete geçmeye karar verdi. Papa beşinci
Urban’ın teşvikiyle de Macarlar başta olmak üzere Bulgarlar, Ulahlar ve
Bosnalılar kendisine yardıma geldiler. Macar kralı Layoş bizzat kuvvetlerinin
başında bulunuyordu. Tahminen yetmiş bin kişilik haçlı ordusu hızla ilerleyip
Meriç vadisinde Çirmen kasabası civarında karargâh kurdular. Edirne’ye bir kaç
kilometrelik bir mesafe kalmıştı.
Bu
sırada sultan Murâd-ı Hüdâvendigâr Bursa’da bulunuyor ve Anadolu’da sulhu
sağlamaya çalışıyordu. Edirne’de bulunan beylerbeyi yâni ordu kumandanı Lala
Şahin Paşa, bu tehlikeli hâli Pâdişâh’a bildirmekle beraber, diğer taraftan bir
keşif kuvvetini düşmana karşı göndererek müttefiklerin vaziyetini öğrenmek
istedi, öncü kuvvetleri komutanı Hacı İlbeyi haçlılara ancak Meriç nehrini
geçtikleri sırada yetişebildi. Haçlı kuvvetlerinin kendilerine mukabele
edilmediği için ihtiyatsız hareket ettiklerini ve eğlenceye dalıp, sarhoş
olduklarını gören Hacı İlbeyi, yanındaki on bin kişiyi üç kola ayırdı ve gece
yarısı yaptığı âni bir baskınla bunları şaşırtarak müthiş bir paniğe uğrattı.
Perişan bir hâlde dağılan düşmanın büyük kısmı kılıçtan geçirilirken, bir kısmı
da Meriç nehrinde boğuldu.
Öte
yandan sultan Murâd Han, müttefiklerin Edirne üzerine geldiklerini haber alınca
hemen kuvvetlerini toplayıp harekete geçti. Ancak dönüşte Katalanların elinde
bulunup, kendilerini tehdîd edebilecek olan Biga’yı karadan ve denizden
kuşattığı sırada zafer haberini aldı. Buna rağmen Biga muhasarasını kaldırmayan
sultan Murâd Han, burasını fethettikten sonra Bursa’ya, döndü.
Macar
kralı Layoş (Lüdvig) bin müşkilâtla ölümden zor kurtuldu ve şükran eseri olarak
memleketine dönünce, bir kilise yaptırdı.
Çirmen
kasabası yakınında olduğu için Çirmen muhârebesi de denilen bu savaşa,
müttefiklerin büyük bir bölümünü meydana getiren Sırpların kırılması
dolayısıyla, Osmanlı târihlerinde Sırpsındığı adı verilmiştir.
Büyük
Osmanlı kumandanı Hacı İlbeyi’nin dâhiyane taktiği neticesinde elde edilen
muvaffakiyet, Türklerin Rumeli’de sür’atle ilerlemelerine vesile oldu.
Sultan
Murâd Han, Sırpsındığı muzafferiyetinin şükrânesi olarak Bilecik’te bir câmi,
Yenişehir’de bir imâret ve Gâzi erenlerden Postin Puş Baba’ya bir tekke, Bursa
hisarında bir câmi, Çekirge’de bir imâret, medrese ile kaplıca ve han
yaptırmıştır.
Balkanların
kuzeyinde faaliyette bulunan Osmanlı kuvvetleri ile Sırp ordusu arasında 1372
yılında Çirmen mevkiinde ikinci bir harp vuku buldu. Bu ikinci Çirmen harbine
bâzı târihlerde Sırpsındığı denilmekte ve bu iki savaş birbirine
karıştırılmaktadır. Sırp kralı Vukaşin ile kardeşlerinin maktul düştüğü bu
muhârebe sonunda, Makedonya ticâret yolları Osmanlılara açılmıştır.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Tevârîh-i Âl-i Osman (Âşıkpaşazâde); sh. 52
2) Kitâb-ı Cihânnümâ; sh. 193
3) Tâc-üt’tevârih; cild-1, sh. 69
4) Osmanlı Târihi (Uzunçarşılı); cild-1, sh.
167
5) Büyük Türkiye Târihi; cild-2, sh. 286