Kapdân-ı derya Barbaros Hayreddîn Paşa’nın,
Andrea Doria komutasındaki haçlı donanması ile yaptığı deniz savaşı. Savaş, 27
Eylül 1538’de Adriyatik denizinin Arta körfezi kıyısında Preveze kalesi
önündeki açık sularda yapılmış, Osmanlı donanmasının zaferi ile sonuçlanmıştır.
Üç kıt’aya hâkim olan Osmanlı Devleti’nin
güçlü hükümdarı Kanunî Sultan Süleymân Han komutasındaki kahraman ordusu, doğu
ve batıdaki düşmanlarına karşı zaferler kazanıyordu. Bu sırada Midilli’de doğup
denizlerde büyüyen Barbaros Hayreddîn Paşa da, Cezâyir sultanlığını elde etmiş
olmakla beraber, cihân pâdişâhı Kânûnî’nin elini öpüp, duâsını almak şerefine
kavuşmak saadetine ermişti. Yüce Pâdişâh da kendisine düşeni yapmış, haçlı
korsanlarına Akdeniz’i dar eden mazlumların sığınağı Barbaros Hayreddîn
Paşa’ya, kapdân-ı deryalık vermişti. Sahip olduğu sür’atli gemiler, usta
reisler ve kahraman leventlerine, pâdişâh duâsını da ekleyen Barbaros Hayreddîn
Paşa, Cihân devletinin kapdân-ı deryası olarak Akdeniz’de haçlıların bir tahta
parçasını bile yüzdürmelerine müsâade etmedi. Bir zamanlar Akdeniz’de vahşet,
kan ve zulmün bayrakdârlığını yapan hıristiyan devletlerin korsan gemileri, iç
koylardan dışarı çıkamaz oldular. Artık haçlı mezâlimi yerine Akdeniz’in engin
sularında Osmanlı adaleti hüküm sürmeye başladı.
Müslümanlığın en geniş yayılma devri olan
bu yıllarda, bir taraftan Hint denizinde, bir taraftan Akdeniz’de, bir yandan
da Avrupa’nın Avusturya ve Boğdan cephelerinde, Türk ordu ve donanmaları
zaferden zafere koşuyorlardı. Hilal-haç kavgasının son safhası, Almanya
imparatoru ve İspanya kralı beşinci Charles Ouint’in, Tunus seferiyle başlamış
ve ondan sonra birbirini tâkib eden; İtalya, Venedik, Avusturya, Hindistan ve
Boğdan seferleri aynı zincirin halkaları olarak devam etmişti.
Almanya
imparatorluğu ve İspanya krallığı. Papalık ve Venedik hükümetleri,
müslüman-Türkleri Akdeniz’den atmak için, Osmanlı Devleti’ne karşı ittifak
kurdular. Bunun üzerine Kânûnî, 1537-38 kışında yeni bir donanma hazırlanmasını
emretti. Dört elle işe başlayan kapdân-ı derya Barbaros Hayreddîn Paşa, daha
hazırlıklarını bitirmeden Mısır’dan yola çıkan hazînenin muhafazası için kırk
gemi ile denize açılmak mecburiyetinde kaldı. Mısır’dan gelecek gemileri vurmak
için Girid sularında kırk gemiyle pusuya yattığı haber alınan Andrea Doria,
Barbaros’un geldiğini duyunca kaçtı. Fakat Osmanlı donanması, geri dönmeyip,
Şira, Patnos, Naksos vesâir adaları aldı. Bu esnada tamamlanan doksan gemi de
donanmaya katıldı. Mısır’dan gelen Salih Reis komutasındaki yirmi parça gemi de
Barbaros’un gemileri arasına katıldı. Gemi sayısı yüz elliye ulaştı. Girid
adası kalelerini zorlayıp bir hayli ganimet alan Barbaros Hayreddîn Paşa,
kürekçi ve asker ikmâli yaptı. Barbaros komutasındaki Osmanlı donanması,
İstanköy adasında ikmâl ve istirâhatle meşgul olurken hıristiyan ittifakı da
gittikçe güçlendi. Barbaros korkusundan, Akdeniz kıyılarındaki koylara
hapsedilmiş bir vaziyete giren haçlı devletleri, Osmanlılara karşı sıkı birlik
kurdular. İrili ufaklı filolardan muazzam bir haçlı donanması meydâna getirdiler.
Bu haçlı donanmasının başına getirilen
meşhur Cenevizli amiral Andrea Doria, Osmanlı’ya tâbi Mora yarımadası
kıyısındaki Preveze’ye taarruz ederek kaleyi muhasara etti. Haberi alan
Barbaros, Turgut Reis komutasında yirmi gemilik bir gönüllü filosu gönderdi.
Zanta sularında kırk gemilik düşman karakol filosuna rastlayan Turgut Reis,
hemen dönüp Barbaros’u haberdâr etti. Zanta’daki düşman filosu da Andrea
Doria’ya Osmanlı donanmasının yaklaşmakta olduğunu haber verdi. Barbaros’un
yaklaştığını öğrenen Andrea Doria, Preveze muhasarasını kaldırıp, donanmasını
toplamak üzere kuzeye çekildi. Venedik’e âid Kafelonya adasını bombardıman eden
Hayreddîn Paşa, Preveze’ye varıp kaleyi tamir ve tahkîm ettirdi. Denizlerdeki
müslüman hâkimiyetini ortadan kaldırmak için bir araya gelmiş olan müttefik
haçlı donanması, Korfu civarında toplanarak, Osmanlı donanmasını nasıl
yeneceklerini tartıştılar. Kara harekâtı teklifine karşı olan Andrea Doria’nın
isteği kabûl edildi. Haçlı donanmasının mevcudu 162 kadırga ve 140 bârca olup
tamâmı 302 idi. Bu gemilerde iki bin beş yüz top ve altmış bin asker vardı.
Türk donanması ise, kürekli yâni çekdiri sınıfından olarak yüz yirmi iki
parçadan ibaretti. Gemilerin baştarafında üçer adet uzun menzilli 166 adet top
bulunuyordu. Ayrıca donanmada, gemi mürettebatı yanında yeniçeri ve tımarlı
sipahilerden olmak üzere
toplam 20 bin asker bulunuyordu. Görüldüğü gibi Türk donanması adet îtibâriyle
düşmana nazaran üçte bir ve top îtibâriyle on altıda birdi. Bundan başka Türk
donanmasında sekiz bin cenkçi askere karşı, müttefiklerin gemilerinde altmış
bin silâhlı asker bulunuyordu.
Müttefik donanması henüz Preveze önüne
gelmeden evvel Barbaros, kumandanları toplayarak görüştü. Kumandanlardan Sinân
Reis ile sancakbeyleri düşman donanmasının Akceom burnuna asker çıkarma
tehlikesine karşı orasının tahkim edilmesini söyledilerse de Barbaros buna
lüzum olmadığını beyân etti. Fakat kumandanların ısrarı üzerine, teklife
muvafakat ederek oraya bir miktar asker çıkardı. Kendisi gemi kaptanlarına
lâzım gelen talimatı verdi.
Gerçekten
de Akceom’a asker çıkarılması çok isabetli oldu. Preveze önüne gelen müttefik
donanması Akceom sahiline keşif müfrezeleri gönderdiyse de Türklerin tüfek
atışıyla karşılaştıklarından geri döndüler. Körfez içindeki Barbaros’a bir şey yapamayan
haçlılar, çekip gitmeye de cesaret edemiyorlardı. Barbaros ise, onları gafil
bir ânında yakalamak istiyordu. Düşman devamlı yoruluyor, deposundaki su ve
yiyeceklerini tüketiyordu. Osmanlı donanması ise, Preveze’de istirâhatle
meşguldü.
Ertesi
gün (27 Eylül) sabahı Barbaros, ana kuvvetle birlikte keşif için Pakso adasına
doğru hareket etti. Müttefik haçlı donanması da bilmeden Osmanlı donanmasına
yaklaşmakta idi. Denizcilik târihinin bu en meşhur savaşında, iki donanmadan
Osmanlı tarafında merkezde Kapdân-ı derya Barbaros Hayreddîn Paşa, sağ kanatta
Salih Reis, sol kanatta büyük coğrafya ve matematik âlimi meşhur denizci Seydi
Ali Reis, ihtiyatta da, Turgut Reis, Murâd, Sâdık, Güzelce reislerle gönüllüler
vardı. Müttefik haçlı donanmasının başında Avrupa’nın en meşhur amirali Andrea
Doria ve Venedikli Marco Grimari ile Papalık donanma komutanı Vicent Capallo
bulunuyordu. Haçlılar çeşitli devlet ve milletlerden meydana geliyordu.
Aralarında Türk düşmanlığı hissinden ve haçlı dayanışmasından başka birliği
teşkil eden unsur yoktu. Osmanlılar ise kumandanlarına son derece hürmetkar
olup, maneviyâtları pek yüksekti. Muhârebe başlamadan önce Barbaros Hayreddîn
Paşa bütün reisleri, Kaptdân-ı derya baştardasına toplayıp, gemi, silâh ve
sayıca fazla olan düşman donanmasının tabiye üstünlüğünün safdışı edileceğini
anlattı. Gâlib gelindiği takdirde Akdeniz’de mutlak bir Osmanlı hâkimiyetinin
te’sis edileceğini ifâde edip, maneviyâtlarını yükseltti. Gemilere üçer top
yerleştirip, hilâl şeklinde muhârebe nizâmına soktu. Haçlı komutanı Andrea
Doria’nın yaptığı harb nizâmında Venedik ve Papa filoları önden gidiyor,
İspanya ve Ceneviz filoları onları tâkib ediyordu. Rüzgâr haçlı donanmasının
arkasından esiyor, Osmanlı donanmasına adım atma fırsatı vermiyordu. Preveze önündeki
limanın girişini kapatarak Osmanlı donanmasının çıkışını engellemek isteyen
haçlı donanması, kuvvetli rüzgârı arkasına alıp Preveze’ye doğru hareket etti.
Hava çok sisli idi. Rüzgârın Osmanlı donanması lehine yön değiştirmesi ve sisin
dağılması ile, haçlı donanması kendisini Türklerin önünde buldu. Barbaros
Hayreddîn Paşa, kırk gemilik bir filoyla haçlı müttefik donanmasına saldırıp,
onları ikiye ayırdı. Andrea Doria geri çekilerek, Korfu adasına döndü. Müttefik
donanma amirallerinin ısrarı ile gemileri üç saf hâlinde tertib edip, tekrar
taarruza geçti. Haçlı donanmasının en önünde büyük savaş gemileri olan
kalyonlarla karakalar, ikincisinde kadırgalar, üçüncüsünde de küçük gemiler
arka arkaya dizilmişti. Andrea Doria, birinci safı kendisine siper alıp, ikinci
safta savaşı idare ediyordu. Her türlü manevra imkânı olan Osmanlı gemileri
önünde can derdine düşen Venedik kaptanı, geriden gelen Andrea Doria’dan yardım
istedi. Fakat haçlı gemilerini yakalamakta usta olan Barbaros bu fırsatı
kaçırmayıp, bâzısını batırıp, kimisini de esir aldı. Geri kalanlar kaçtı.
Andrea Doria, durumun kötüye gittiğini görünce, müttefiklerinin imdat
istemelerine bakmayarak selâmeti kaçmakta buldu. Barbaros Hayreddîn Paşa,
batırdıklarından başka
yirmi dokuz gemi ve üç bine yakın haçlı askerini esir aldı. Osmanlılar ise,
dört yüz şehîd ve sekiz yüz yaralı verdi. Bir Osmanlı gemisi de hasar görmüştü.
Aldığı gemileri tamir edip, yaraları
sardıktan sonra, kaçan düşmanı aramak için yola çıkan Barbaros, Korfu adasına,
sonra Avlonya’ya gitti. Fakat haçlıları yakalayamadı. Kışın yaklaşması üzerine
Preveze’ye, Turgut Reis’i bırakarak İstanbul’a döndü.
Preveze zaferi, Boğdan seferinden dönüşte
Barbaros’un oğlu başkanlığında gönderilen bir hey’et vasıtasıyla Yanbolu’da
iken sultan Süleymân Han’a arzedildi. Bu zafer haberine çok sevinen sultan
Süleymân Han, Barbaros ve arkadaşlarına duâdan sonra, kaptan paşa haslarına yüz
bin akçe zam yaptı ve bütün ülkelere fetihnameler gönderdi.
Preveze zaferinden sonra Akdeniz Türk gölü
hâline geldi. Herbiri birer deniz kurdu olan Osmanlı levendlerine denizler dar
gelip, okyanuslara açıldılar. Avrupa krallarının desteğindeki deniz
korsanlığının önüne geçilip, deniz seyahati, ticâreti ve sahildeki halkın
emniyet ve huzuru sağlandı. Kuzey Afrika’daki İslâm devletleri Avrupa
devletlerinin tecâvüzlerinden korundu. Deniz yoluyla hac farizası emniyet
altına alınarak, hacılar korsan taarruzundan emin olarak hac yaptılar.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Kitâb-ı
Bahriye (Pîri Reis, hazırlayan Yavuz Senemoğlu); cild-1, sh. 289
2) Osmanlı Deniz
Harp Târihi (Afif Büyüktuğrul, İstanbul-1970); cild-1, sh. 237
3) Büyük Türkiye
Târihi; cild-3, sh. 477
4) Gazevât-ı
Hayreddîn Paşa (Ertuğrul Düzdağ); cild-2, sh. 188
5) Rehber
Ansiklopedisi; cild-14, sh. 216
6) “Cidde ve Preveze”
Deniz Kuvvetleri Dergisi (J.F. Guilmartin); sayı-494, sh. 20
7) “Batı
kaynaklarına göre Preveze Deniz Muhârebesi” Deniz Kuvvetleri dergisi; sayı-504,
sh. 11