Osman
Gâzi’nin silâh arkadaşlarından Aykut Alb’in oğlu. Osmanlı Devleti’nin ikinci
amirali. Kara Ali, Osman Gâzi’nin de kumandanlarından olup, Orhan Gâzi
zamanında da başarılı hizmetlerde bulunmuştur. Yiğit ve kahraman kişilere
Türkler arasında kara lakabı verildiğinden, asıl adı Ali olan bu Gâziye de
gösterdiği kahramanlıkları sebebiyle Kara Ali denmiştir. Doğum yeri ve târihi
bilinmemektedir. 1356 yılında Gelibolu’nun fethi sırasında çarpışarak şehîd
düştü. Vasiyeti üzerine, Gelibolu’nun sonradan Hamza Bey limanı ismini alan
Marmara cihetindeki liman kıyısına defnedildi. Oğlu Demirtaş (Tîmûrtaş) Paşa
onun yattığı yere sonradan bir türbe yaptırmıştır. Gelibolu ve civar halkı onu
“Ali Baba” diye rahmetle anmakta ve türbesini ziyaret etmektedir.
Kara
Ali, Osman Gâzi tarafından 1308 senesinde Bursa civarında Kite tekfuruna bağlı
Galios adasının fethine me’mûr edildi. Adayı fethedince, buradaki büyük
kilisenin şöhret sahibi rahibini, ailecek Osman Gâzi’nin huzuruna getirdi.
Sonra bilâhare rahibin kızı Kara Ali ile evlendirildi.
Osman
Gâzi’nin 1313 yılındaki seferinde, Geyve tekfuru kaleyi boşaltarak ahâlisi ile
birlikte Kurudere denilen müstahkem bir mevkie asker toplamıştı. Osman Gâzi
mücâhid gâzilerle birlikte hücum ederek, Karasu derbendi denilen bu zor geçidi
ele geçirip, düşmanı hezîmete uğrattı. O sırada Geyve’ye bağlı Tekfur Pınarı
denilen sağlam bir kalenin zapt edilmesi gerekiyordu. Osman Gâzi, hükümet
merkezi olan Yenrşehir’e dönmesini îcâb ettiren önemli bir iş yüzünden, bu
vazîfeyi Kara Ali’ye bıraktı. Kara Ali kısa bir zamanda Tekfur Pınarını alarak
ele geçirdiği ganimetleri, Osman Gâzi’ye gönderdi. Bu hizmetine karşılık olarak
da Tekfur Pınarı ve buraya bağlı olan yerler, Kara Ali’ye tımar olarak verildi.
Geyve
ve diğer yerler de öteki mücâhid gâzilere dağıtıldı. Kara Ali daha sonra
Geyve’ye bağlı Bizans kalelerinden Yeni kale, önde ve Yamukça hisar kalelerini
Osmanlı topraklarına kattı.
Osman
Gâzi zamanında başarılı askerî hizmetleri görülen Kara Ali, bu hizmetlerini
Orhan Gâzi zamanında da sürdürdü. Orhan Gâzi, ilk Osmanlı amirali Kara Mürset
Bey’in vefâtından sonra, onun yerine Kara Ali Bey’i getirdi. O sırada derya
kaptanının tam karşılığı olarak Emîr-ül-bahr ünvânı kullanıldığı için, Kara Ali
Bey, kısaca Emîr Ali diye anılmış ve târihe böyle geçmiştir.
Emîr
Ali, yeni kurulan Osmanlı denizciliğini hareketlendirmek suretiyle, Marmara’da
bir deniz hâkimiyeti kurdu. Bu suretle Mudanya ve Gemlik kıyılarına asker
çıkararak Bursa’ya yardım eden Bizans donanmasını böyle bir dayanaktan mahrum
bıraktı. Bursa ve İznik’in fethedilmesini kolaylaştırdı. Bu arada Marmara’deki
dayanak noktalarını da ihmâl etmeyen Emîr Ali, önceleri ismini alan, fakat
sonraları halk dilinde İmralı şekline çevrilen Kalo Limno adası ile Marmara
adasını da fethetti. Gemlik, Armutlu, İzmit, Yalova, Hereke gibi sahil
şehirlerini fethederek (1338), Osmanlıların Marmara kıyılarına inmelerini
sağladı. Böylece bu yeni kurulan Osmanlı filosu ile kara harekâtına büyük
destek oldu.
Târihlerimizde
İzmit’in alınması sırasında İzmit’e yakın bir mesafede bulunan Koyunhisar
kalesinin, Kara Ali ile babası Aykut Alb tarafından fethedilmesinin İzmit’in
fethini kolaylaştırdığı bildirilmektedir.
Orhan
Gâzi, İzmit’i almaya karar verip İzmit civarında konakladığında,
kumandanlarından Aykut Alb ve oğlu Emir Ali’yi bir mikdâr askerle Koyunhisarını
fethetmek için gönderdi.
İzmit’in
kadın tekfuresi Balokonya, Bizans İmparatoru’nun akrabâsıydı. Mayon isimli
erkek kardeşi de Koyunhisar kalesi tekfuru idi. Fırsat buldukça Osmanlı
obalarına saldırır; koyun ve keçi sürülerini çalardı. Kılayon, ablasına yardıma
gelirse Osmanlı askerini meşgul edebilirdi.
Aykut
Alb ve oğlu Kara Ali, Koyunhisar önüne vardığında, kale komutanı Kılayon, bütün
silâhlarını takınmış, zırhlarını kuşanmış olarak kalenin baş mazgalında kendilerini
gözlüyordu. Etrafında bir sürü şövalye ve subay vardı. Kendilerini görünce
kollarını sallamaya, bağıra çağıra bir şeyler anlatmaya başladı. Kara Ali
dillerini bilirdi. Fakat uzak olduğu için bir şey anlaşılmıyordu. Biraz daha
yaklaşınca; “Gelin gelin... Ölümünüze geldiniz... Sizden sonra Orhan Bey’inizi
de öldüreceğim. Ablamı onun elinden kurtaracağım” dediğini anladı. Duyduklarını
yanındakilere tercüme etti.
İşte
bu sırada Kara Ali, yayını sonuna kadar gerdi ve; “Yâ Allah! Bismillah...”
deyip okunu fırlattı. Tekfurun yalnız göz delikleri hâriç her tarafı zırhlarla
kaplı idi. Kara Alî’nin duâlı ve İsabetli oku, Kılayon’un sol gözünü delip
beynine saplandı. Şımarık tekfur, zırhlı bir kuş gibi kaleden aşağı uçtu.
Osmanlı fedaîleri koşup onu Aykut Alb’in önüne getirdiler ve buyruk üzerine
kellesini kestiler. Aykut Alb; “Kara Ali’m, tiz bu kelleyi Orhan Bey’imize
yetiştir. Ola ki bir diyeceği vardır! Biz de hemen şu kaleyi teslim almaya
bakalım” dedi. Daha sonra Orhan Gâzi kesik kelleyi bir mızrağa saplatıp, İzmit
kalesi önüne diktirdi. Mağrur Balekonya, kardeşinin kesik başını görünce
dehşete kapılıp telaş içinde, sulh için elçiler gönderdi.
Müslüman
Türklerde, aman diyene kılıç kalkmazdı: Yine öyle oldu ve bütün Gâziler şanla
şerefle İzmit’e girdiler. Bu zaferi kendilerine nasîb eden yüce Allah’a
şükrettiler.
Kara
Ali, Orhan Gâzi’nin kumandanları arasında Bizanslılarla yapılan Palekonan
muhârebesine de katıldı ve büyük kahramanlıklar gösterdi. Daha sonra Rumeli
Fâtihi Süleymân Paşa’nın, Rumeli’ye geçişinde büyük hizmetleri oldu. 1356 Mart
ayında çetin ve kanlı bir muhârebeye sahne olan Gelibolu’nun fethinde, denizden
yapılan harekâta katıldı. Bu harekât esnasında kale kapısı önünde çok şehîd
verildi. Emir Ali de bu şehîdler arasında idi.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Devlet Kuran Kahramanlar; sh. 109
2) Yeni Tarih Dergisi; sayı-2, sh. 50
3) Deniz Kuvvetleri Dergisi (Ocak-1974); sh.
27
4) Tevârîh-i Âl-i Osman (Âşıkpaşazâde)
5) Neşrî Târihi