Tefsîr,
hadîs ve fıkıh âlimi. Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Bey’in bacanağıdır.
Zamanın meşhur âlimlerindendir. Aslen Karamanlıdır. Hocası, evliyânın
meşhurlarından, büyük âlim Edebâlî’dir. Çeşitli ilimleri bundan öğrenip,
tasavvufda da yüksek dereceye kavuştu. Osman Bey zamanında savaşlara katılır,
gâzilere imâmlık yapar, vâz ve nasîhat ederdi. Karahisar alınınca orada ilk
Cuma namazını ve Eskişehir alınınca da ilk bayram namazını o kıldırdı.
Türkiye
Selçuklu sultânının, İlhanlı Gâzân Han tarafından İran’a götürülmesi üzerine,
Selçuklu Devleti parçalandı. Ortaya çıkan her bey; yer ve sancak aramaya
başladı. Bu haber Osman Bey’e ulaşınca, o sırada mecliste bulunan Dursun Fakih
Osman Bey’e şu teklifi yaptı: “Beyim! Cenab-ı Hak size, sığınacak yer arayan
müslümanları biraraya toplayıp idare etmek basiretini ve gücünü ihsân etmiştir.
Allahü teâlânın inayeti, duâ ordusunun himmet ve bereketi, gazâ ordusunun
kuvvet ve kudretleriyle çevrenizdeki tekfurları dize getirip, birçoklarının
topraklarını mülkünüze dâhil ettiniz. Şimdi sıra Anadolu topraklarını ehil
olmayanların elinden kurtarıp, ahâlisini huzura kavuşturmaya gelmiştir. Müsâade
buyurun da, adınıza hutbe okuyup, sizi sultan îlân edelim.” Osman Gâzî düşünüp,
istişare etti. Dursun Fakih’e hak verdi. O gün Dursun Fakih, Osman Gâzî adına
hutbe okuyup, beyinin sultanlığını îlân etti. Dursun Fakih okuduğu hutbelerde,
vâz ve nasihatlerinde gâzilerin gazâ şevkini artırıcı sözler söyledi.
Resûlullah efendimizin ve O’nun mübarek Eshâbının (r. anhüm), güzel ahlâk ve
örnek yaşayışını anlatırdı. Osman Gâzî’nin seçme yiğitleri, Allahü teâlânın
dînini yaymağa, insanlara merhametli davranıp zarar vermemeye çok gayret
ettiler. Herkese iyilik edip, hayırlı amel işlediler. Nefslerini terbiye edip,
ebedî saadete kavuşmak için gayret gösterdiler. Bu hususlarda Dursun Fakih’in
askerler üzerinde büyük te’sirleri oldu.
Dursun
Fakih, hocası Edebâlî’nin vefâtından sonra, onun dergâhında tâliblerine ders
okuttu. Sorulan suâllere cevap verdi. Mühim devlet işlerinde onunla istişare
edildi. Osman Bey’in oğlu Orhan Bey’in en yakın müşaviri o idi. Her işinde
onunla istişare edip, “İstişare eden pişman olmaz” hadîs-i şerifi mû’cibince, devletin devamlı
ilerlemesini, altı yüz yıllık Osmanlı Devleti’nin temellerinin sağlam bir
şekilde atılmasını te’min etti. On dördüncü asrın ilk yarısında vefât etti.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Şakâyık-ı Nu’mâniyye tercümesi (Mecdî
Efendi); sh. 21
2) Kâmûs-ül-a’lâm; cild-4, sh. 3020
3) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; cild-10, sh.
97
4) Tevârîh-i Âl-i Osman (Âşıkpaşazâde); sh. 18
5) Osmanlı Târihi (Uzunçarşılı); cild-1, sh.
526