Osmanlı
kapdanlarının en meşhurlarından. Doğduğu yer ve hayâtı hakkında fazla bilgi
yoktur. 1499 târihinde yapılan Venedik deniz muhârebesinde şehîd oldu.
Sınırları
gün geçtikçe Avrupa içlerine doğru uzanan Osmanlı Devleti’nin Ege ve
Akdeniz’deki hâkimiyet kurma çalışmaları hıristiyan devletleri telâşa düşürdü.
Osmanlıların Arnavutluk kıyılarına kadar gidip Mora’yı almaları, onlara îkâz
oldu. Babasının yolunda olan ikinci Bâyezîd Han Venediklilerin elinde olan ve
Akdeniz’deki Osmanlı hâkimiyetinin kurulmasına engel teşkil eden Lepante
(İnebahtı) ve Navarin limanlarıyla, Modon ve Koron kalelerini bir an önce
fethetmek istiyordu. Venedikliler ise denizlerdeki hâkimiyeti elden kaçırmamak
için yedi Ege adası ile Osmanlıların elindeki Mora’yı ve Arnavutluk kıyılarını
alma hazırlığı içinde idiler.
Sultan
İkinci Bâyezîd Han sefer hazırlıklarına başlayıp arzu ettiği yerleri feth
edebilmek için ilk hedef olarak İnebahtı (Lepante) kalesini seçti.
Sultan
İkinci Bâyezîd Han karadan, Kapdan-ı derya Küçük Dâvûd Paşa da denizden 270-300
parçadan kurulu Osmanlı donanması ile 1499 yılı baharında Gelibolu’dan hareket
etti. Donanmada, Anadolu ve Rumeli sipahileri ile kapıkulu askerinden ibaret
60.000 kişiden fazla bir kara kuvveti de bulunmakta idi.
Devrin
meşhur denizcilerinden Kemâl, Burak, Kara Hasan ve Herek reisler de donanmaya
katılmışlardı. Kemâl ve Burak reislere husûsî olarak 2500 tonluk birer göğe
veya guke (elli metre uzunluğunda
O
sırada Venedikliler boş durmayıp; İspanya, Fransa, Cenova, Papalık, Lehistan ve
Macaristan’dan deniz kuvveti ve asker istediler. Avrupa ve Akdeniz’in bütün
devletleri Venediklilerin yardımına koştu. “Akdeniz bizimdir” diye övünen
meşhur amiral Loredano ile Alban Armenio da yardıma katıldılar. Venedikliler
amiral Antonio Girimani kumandasında 160 parça kadırga ve diğer çeşitli gemilerden
ibaret filoyu, Navarîn’in on mil kadar kuzeybatısındaki Brodino (Proti)
kanalında hazırladılar.
Osmanlı
donanması, fırtınalı havalarda kabaran dalgalarla aylarca uğraştıktan sonra,
sırasıyla Koron ve Modon’a geldi. Buralarda su ve yiyecek maddelerinin ikmâlini
yaptı. İnebahtı’ya ulaşmak için Brodino kanalını geçmek gerekiyordu. 1499 yılı
Temmuz ayının 29’uncu günü hava karardıktan sonra levend-kapdanlar, bastarda
gemisinin güvertesinde Kapdan-ı derya Dâvûd Paşa’nın başkanlığında toplanıp
haçlı donanmasıyla karşılaştıklarında yapacakları muhârebe manevrasını müzâkere
ettiler.
Donanma-yı
hümâyûn şafak sökmeden Porto-Longa limanından çıktı. Çok geçmeden Sapienza
adası civarında görünen düşman donanmasıyla öncüler savaşa tutuştu.
Yaklaşan
Venedik donanmasının rampa yapmasına meydan bırakmadan uzaktan top ateşi ile
karşılanmasına çalışıldı. Herek Reis, muhârebenin başlangıcında üzerine gelen
iki Venedik göğesini, Burak Reis de bir düşman mavnası ile bir göğesini top
ateşi ile batırdı. Kararlaştırıldığı gibi Burak Reis’in gemisi ayrılarak düşman
gemilerinin arkasına sarkma manevrasına girişti. Amiral Armonya ile Korfu
vâlisi olan Amiral Piyetro Loredano kumandasındaki gemiler yanlarına birer
kadırga daha alarak, Burak Reis’in peşine düştüler ve; “Bu cür’eti Kemâl
Reis’den başkası göze alamaz” dediler. Kemâl Reis’i yakalamakla büyük nâm
kazanacaklarını düşünerek hemen üstüne saldırdılar. Düşmanın her birinde biner
kişi bulunan iki karakası ile yine her birinde beş yüz kişi bulunan diğer iki
karakası, Burak Reis’in göğesini ortaya aldı. Burak Reis, kendisinden çok güçlü
ve daha sür’atli olan düşman gemilerinin arasından sıyrılmayacağını anlayınca,
ölmeyi mağlûb olmaya tercih ederek yakın muhârebeyi seçip, en yakın arkadaşı
Kara Hasan’a seslendi: “Yiğit kardeşim Kara Hasan! Çabuk levendlerimizi hazırla
göze göz dişe diş harb edeceğiz!” Kara Hasan; “Ya mağlûb olursak” dedi. O zaman
Burak Reis; “Şan ve şererfle ölmek, şehîdlik yok mu?” diye cevap verdi.
Burak
Reis, saldıran düşman gemilerine ateşe başlayınca onlar da karşılık verdiler.
Dört gemi bir gemiye karşı bir süre muhârebe etti. Nihayet üç düşman gemisi
Burak Reis’in gemisine rampa etti. Kancalı halatla birbirine sıkı sıkıya
bağlandılar. Osmanlı donanması diğer düşman gemileriyle muhârebeye girişmiş
olduğu için Burak Reis’e yardım edemedi. Kancalı halatlarla birbirine sıkı
sıkıya bağlanan bu dört gemi efradı arasında saatlerce süren kılıç, balta ve
balyozla kanlı bir muhârebe başladı. Burak Reis’in gemisindeki uğultular,
naralar Allah Allah sesleri muhârebeye heyecan katıyordu. Dört düşman gemisine
karşı muhârebe eden leventler, başlarındaki Burak ve Kara Hasan reislerin
gayretleriyle şevke geliyor küffâra durmadan saldırıyorlardı. Düşmanın sayısı
çok fazlaydı. Bu durumda Burak Reis, bir kaç yiğit, levendinin canını
kurtarabilmeleri için Kara Hasan’a Ahmed Bacak’la on arkadaşını alarak bir
sandalla gemiden ve muhârebeden ayrılmalarını söyledi. Fakat onlar bunu kabul
etmediler: “Baba, senin yanından ayrılmayız. Din için vatan için cihâd için can
fedadır. Anca da beraber kanca da” diye cevap verdiler.
Kalyonlar
yok olduğu takdirde, Venedik sevki idâresinin de bozulacağını anlayan Burak
Reis, kendi gemisinin barutluğunu ateşlemeye karar verdi. Bu suretle gemisi
mahvolacaktı ama kendisini rampa eden çok kuvvetli Venedik kalyonları da yok
olacaktı. Leventlerine son defa şöyle seslendi: “Cenâb-ı kâdir-i mutlak
alnımıza böyle yazmış, son nefesimize kadar vuruşacağız. Haydi yiğitlerim,
gâzilerim, leventlerim! Kelime-i şehâdet getirin.” Kara Hasan Reis babadan
aldığı emir üzerine gemiyi neft ile tutuşturdu. Şiddetli rüzgâr sebebiyle
yangın etrafındaki düşman gemilerini de sardı. Düşman amiralleri askerlerini
çekip ayırmak istedilerse de, Osmanlı leventleri düşmanın kestiği kancalı
halatları yeniliyor, onları bırakmıyor, serdengeçtiler de düşman kalyonlarına
ateşi daha da yayıyorlardı.
Çok
geçmeden deniz ortasında göklere doğru yükselen siyah dumanlarla karışık kızıl
alevler; düşmana boyun eğmeyen, teslim olmayan Osmanlı Türk’ünün kahramanlığını
îlân ediyordu. Burak Reis’in şehîd olmasına karşılık Venedik tarafında da
Amiral Loredona Armenio ve binlerce askerinden ibaret Venedik donanmasının
önemli bir kısmı da yok olmuştu. Böylece İnebahtı yolu Osmanlıya açıldı.
Türk
târihi, Burak Reis’in son parlak zaferini kaydederken, esas Osmanlı donanması
karşısındaki düşman donanması da kaçıyordu. Zenşiya ve Brodano deniz muhârebesi
adını da alan bu muhârebe, Burak Reis’in adını destanlaştırdı. Türk denizcileri
Brodano adasına Burak Reis adası adını vererek, kadirbilirliğin en güzel örneğini
verdiler.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Tuhfet-ül-kibâr; sh. 29
2) Tâc-üt-tevârîh; cild-3, sh. 298
3) Osmanlı Deniz Harp Târihi; cild-1, sh. 197
4) Osmanlı Târihi (Uzunçarşılı); cild-2, sh.
215
5) Osmanlı Devleti Târihi (Hammer) cild-4, sh.
988
6) Îzahlı Osmanlı Târihi Kronolojisi; cild-1,
sh. 405
7) Burak Reis’in Şehâdeti (Hayat Târih
Mecmuası); cild-2, sayı-11, sene 1977; sh. 65
8) İslâm Meşhurları Ansiklopedisi; cild-1, sh.
1504