UKBE BİN NÂFİ’

Meşhûr İslâm kumandanlarından. Peygamber efendimiz zamanında doğdu. Bu sebeble onu Eshâb-ı kiramdan sayanlar olmuştur. Amr bin As’ın teyzesinin oğludur. Amr’ın (r. anh) Mısır valiliği sırasında Afrikiyye gazalarına katıldı. Hazret-i Muâviye’nin halifeliği zamanında Afrikiyye’de Levâte, Mezâte ve diğer Berberî kabilelerinin müslümanlıkla şereflenmelerine vesîle oldu. Sonra irtidat edip, dinden dönmeleri üzerine yeniden itaat altına aldı. Gademes’i zapt etti ve 663 (H. 43)’de Sudan’a doğru ilerliyerek Vedân’ı fethetti. Yaptığı akınlar sırasında ordugâh şehri olan Fustat’dan hareket eden İslâm orduları Berka Çölü’nü geçerek Tunus’a girdiler. Bu bölgede bulunan Sus şehrini zaptederek kuzeye yöneldiler. Kadınlara, çocuklara, güçsüzlere ve ihtiyarlara dokunmayıp silâhla karşı çıkanların çoğunu esir aldılar. Lâkin İslâm ordusu hareket üslerinden uzak kaldığı için fethedilen bölgede yeni bir ordugâh şehri kurmak istediler. Durum halîfe hazret-i Muâviye’ye arz edilince kabul edilip, bu iş için, Ukbe bin Nâfi’ vazifelendirildi.

Ukbe bin Nâfi’, 670 (H. 50) senesinde Mısır’ı kuzey Afrika’ya bağlayan yol üzerinde, sahilden uzak bir yerde Kayrevan şehrini kurdu ve Kayrevan Câmii’ni yaptırdı. Kurduğu bu şehri ordunun hareket üssü yaptı. Sonra Bizanslıların elinde bulunan şehirler üzerine akınlara başladı. Hedefi Bizans’ın Afrika valiliğinin merkezi olan Kartaca şehri ile Bizans’ın kontrolü altında bulunan sahil şeridini ele geçirmek idi. Ukbe bin Nâfi’ düşüncesini gerçekleştirmek üzere hareket ettiği sırada, hâmisi ve destekleyicisi olan Mısır valisi Muâviye bin Hudeyc vefat etti. Kısa bir süre sonra 675 (H. 56) senesinde Ukbe bin Nâfi’ vazifesinden azl edilerek hapse atıldı. Yerine Ebü’l-Muhâcir Dînâr tâyin edildi.

Ukbe bin Nâfi’ bir müddet hapiste kaldıktan sonra kaçtı ve Şam’a giderek durumunu halîfe hazret-i Muâviye’ye arzetti. Halîfe onu tekrar eski vazifesine göndereceğini söyledi. Fakat bu sırada İstanbul’un muhasarası devam ettiği için eski vazifesine dönemedi. Ancak Yezîd’in halîfeliği üzerine Ukbe bin Nâfi’ Kuzey Afrika’ya gönderilebildi. Bu sırada İslâm donanması Girit ve Sicilya adalarına akınlar yaptı.

681 (H. 62) senesinde Kuzey Afrika’ya vali tâyin edilen Ukbe bin Nâfi’, Kayrevan’a gidip, Ebü’l-Muhâcir’in yerine geçti. Kayrevan’da bir kısım kuvvet bırakarak, emrindeki büyük bir ordu ile Bizans kuvvetlerine karşı harekete geçti ve Bâğâya’ya girdi. Buradaki Bizans kuvvetlerini bozguna uğrattı. Sonra Zab bölgesine hareket etti ve buranın en büyük şehri Erbe’ye yönelerek Bizans kuvvetlerine gâlib geldi. Buradan Tshert’e geçti. Ukbe bin Nâfi’in üzerlerine geldiğini haber alan Bizanslılar, pek çok asker toplayarak Berberîleri yardıma çağırdılar ve şehri savunma hazırlığına başladılar. Ukbe bin Nâfi’ kalabalık ve kendisinden sayıca üstün Bizans ve Berberî kuvvetlerini burada da bozguna uğrattı.

Bu zaferden sonra Tanca’ya gitti. Şehrin valisi Julianus Ukbe bin Nâfi’in gücü karşısında teslim olup, idaresine tâbi oldu. Sonra Tanca’nın batısındaki Sus şehri tarafına hareket etti. Karşılaştığı Berberî kabileleri ile yaptığı savaşlarda gâlib geldi ve Sus el-Aksâ’ya yürüdü. Berberîlerle savaşıp onları yendi.

Ukbe bin Nâfi’ emrindeki ordu ile kahramanca savaşıp Atlas Okyanusu’na kadar ilerledi. Sahilden uçsuz bucaksız okyanusa bakarak târih sayfalarında ibretle okunan şu muhteşem sözünü söyledi: “Allah’ım! Eğer şu deniz önüme çıkmasa idi, senin dînini yaymak için devam eder, geri dönmezdim!” Bundan sonra geri dönen İslâm ordusu Kayrevan’a sekiz günlük uzaklıkta bulunan Tabna şehrine ulaşıncaya kadar karşılaştığı Bizans ve Berberî kuvvetlerinin hepsini dağıttı. Karşı koyacak önemli bir düşman kuvveti kalmamıştı. Orduyu dağıtıp az bir kuvvetle Tahûza’ya ulaştı. Onu az bir kuvvetle gören Bizanslılar tuzağa düşürmek için harekete geçtiler. Fakat başaramayıp, sonunda kaleye kapanmak zorunda kaldılar. Ukbe bin Nâfi’, bunları islâm’a davet etti ise de, kabul etmediler. Bundan sonra hâdiseler Ukbe bin Nâfi’in aleyhine cereyan etti.

Ukbe bin Nâfi’in yanına aldığı askerî birlik arasında Kuşeyle adında, Ebü’l-Muhâcir vali iken müslüman olan ihtiyar bir Berberî vardı. Ukbe bin Nâfî’ ikinci defa vazifeli olarak Afrika’ya gelince, Ebü’l-Muhâcir’den vazifeyi devr alırken, Ebü’l-Muhâcir, Ukbe bin Nâfi’e Kuseyle’yi göstererek; “Buna karşı dikkatli ol! Bundan sana bir zarar gelebilir” demişti. Fakat Ukbe bin Nâfi’, böyle bir şeye ihtimâl vermediğinden hiç önemsememişti. Ukbe bin Nâfi’in orduyu dağıtıp az bir askerle kaldığını gören Bizanslılar, Kuseyle’ye casus göndererek kendilerine katılmasını istediler. O da bu teklifi kabul edip, akrabasını toplayarak Ukbe bin Nâfi’e karşı harekete geçti. Ebü’l-Muhâcir’in; “Kuşeyle askerini toplamadan acele davranmalısın” sözünü Ukbe bin Nâfi’ dikkate aldı ise de Kuşeyle, önce Ukbe bin Nâfi’e karşı koymayıp gizlice askerini çoğalttı. Sonra da Bizanslılar ile birleşerek Ukbe bin Nâfi’in üzerine yürüdü. Bunun üzerine yapılan savaşta Ukbe bin Nâfi’, kendinden önceki vali Ebü’l-Muhâcir ve bütün askerleri şehîd oldular. Bu sırada Kayrevan’da vekil bırakılan Kays bin Zübeyr, Bizanslı ve Berberîlerden meydana gelen düşman ordusuna karşı savaşmak istedi ise de, ordusu bunu kabul etmedi. Bunun üzerine o da Kayrevan’ı terkedip, Barka’ya gitti. Müslümanlara ihanet eden ihtiyar Berberî Kuşeyle ise, Kayrevan’ı istilâ etti. Daha sonra da Kuzey Afrika’yı tamamen ele geçirdi.

Büyük İslâm mücâhid ve komutanları arasında yer alan, velî bir zât olan ve 682 (H. 63) yılında şehîd edilen Ukbe bin Nâfi’, Kayrevan’da medfûndur.