Manisa ve çevresinde kurulan bir beylik. Aslen Harezmli olup, Türkiye Selçuklularının hizmetine giren Saruhan Bey tarafından kurulmuştur. Dedelerinden beri, babası da dâhil, hep kumandan yetiştiren bir aileye mensub olan ve Türkiye Selçukluları sultânı İkinci Mes’ûd’un komutanları arasında yer alan Saruhan Bey, Manisa bölgesinde faaliyet göstermiştir. İlk faaliyeti aynı sultânın ikinci defa tahta çıktığı’ 1302 yılında başladı. Saruhan Bey’in Manisa havâlisinde ve kıyılarda bu faaliyetlerine karşı, Bizans imparatoru İkinci Andronikos, Batı Anadolu’ya oğlu kumandasında bir ordu gönderdi. Bizans prensi Manisa’ya kadar geldi. Fakat Saruhanoğulları ile karşılaşmadan sahile çekildi. Düşman kuvvetlerini Danya kalesinde muhasara eden Saruhan Bey, kaleyi ele geçiremedi. Onların bölgeden çekilmeleri üzerine seferlerini arttıran Saruhan Bey, 1308 senesine kadar civar kasaba ve köyleri ele geçirdikten sonra, 1313’de Manisa’yı feth ederek merkez yaptı. Kardeşi Çuğa Bey’e Demirci ve yöresini, diğer kardeşi Ali Paşa’ya ise Nif’in idaresini verdi. “Uluğ Bey” sıfatıyla Manisa’da oturan Saruhan Bey, topraklarının idaresini kardeşleri arasında paylaştırdı.
Saruhan Bey, hudûdları Ege sahiline dayanınca, donanma kurarak denizciliğe başladı. Adalar, Akhisar, Demirci, Gördes, Göndük, Turgutlu, Kayacık, Marmara Menemen ve Güzelhisar’a hâkim oldu. Saruhanlı kuvvetleri Foça’daki Rum ve Latinleri baskı altında tuttular. Foçalıların anlaşma istemeleri üzerine, senelik on beş bin. gümüş akçe vergi karşılığı anlaşma yapıldı.
Saruhanoğulları doğuda Germiyan, kuzeyde Karesi, güneyde Aydınoğulları beylikleri ile çevrildiğinden, fetihleri sahil istikâmetinde idi. Saruhan Bey, Ege Adaları ve Balkanlara sefer yapmayı plânladı. Donanmayı kuvvetlendirip, harp filosu kurdu. 1334’de Aydınoğlu Umur Bey ile ittifak kurup, iki yüz yetmiş gemiden meydana gelen müttefik Türk donanması ile Yunanistan’a çıkartma yaptı. Bu seferde donanmaya oğlu Süleyman Bey kumanda etti. Bu sırada Midilli’yi ele geçiren Foça valisi Dominik, Süleyman Bey’i ve bâzı adamlarını hîle ile esir etti. Süleyman Bey, Bizans imparatoru Üçüncü Andronikos vâsıtası ve Saruhan kuvvetlerinin Rum ve Latinlere baskısı ile kurtarıldı. Saruhan Bey, Bizans imparatoru Üçüncü Andronikos’un 1341 senesinde ölümü üzerine Gelibolu’ya çıkartma yaptı ise de, başarılı olamadı. Donanmanın yokluğundan faydalanan Bizans donanması, Saruhan kıyılarına gelerek, yağma ve tahrîbde bulundu. Ayrıca Aydınoğlu Umur Bey, haçlıların hücûmuna uğradı ve İzmir Latinlerin eline geçti.
Saruhan Bey’in müttefiki Aydınoğlu Umur Bey, Bizans devlet adamı Kantakuzenos’a, imparatorluk mücâdelesinde destek olmak için Saruhanlı topraklarından geçiş izni istedi. Saruhan Bey, Umur Bey’den iki beylik arasında hudud ihtilâfı olan toprakları vermesi şartıyla geçiş hakkı verdi. Saruhanlı donanmasından bir filo da, Süleyman Bey kumandasında Aydınoğlu donanmasına katıldı. Umur Bey, Rumeli’ye geçip Kantakuzenos ile birleşti. Fakat İstanbul’a gelindiğinde, Süleyman Bey humma hastalığına yakalanarak vefat etti (1345). Oğlunun vefatına üzülen Saruhan Bey de aynı yıl öldü.
Saruhan Bey’in yerine, oğlu Fahreddîn İlyas Bey geçti. Bizans imparatoriçesi Anna, 1345’de Kantakuzenos’a karşı önce Saruhan Bey, sonra da İlyas Bey ile ittifak kurup, andlaşma yaptı. 1356 senesinde Osmanlı sultânı Orhan Gâzi’nin Bizanslı prenses Teodora’dan oğlu Halil, izmit sahilinde Foçalılar tarafından esir alındı. Onu kurtarmak için Foça’yı muhasara eden Bizans İmparatoru Yuannis Paleologos, dostu İlyas Bey’den yardım isteyince, İlyas Bey karadan Foça’yı kuşattı. Fakat İlyas Bey’in Foçalılarla dostluğunu bilen ve onun kendisine bir tuzak hazırladığından şüphelenen Yuannis, İlyas Bey’i gemisine davet etti. Gemiye gelen İlyas Bey’i yakalatarak hapsettirdi. İlyas Bey, bu durumdan hanımının verdiği fidye ve çocuklarını rehin bırakmak suretiyle kurtuldu.
İlyas Bey’in bu seferi, Saruhanoğullarının Rumeli’ye olan son seferidir. Zîrâ bu sırada Osmanlılar, Karesi Beyliği’ni ilhak ederek Saruhanoğullarına komşu olmuşlardı. Daha sonra Gelibolu ve Trakya’da sürekli fetihler yapan Osmanlılar, Saruhanoğullarının gaza yollarını tıkadılar. İlyas Bey, 1362 senesinde vefat edince, yerine oğlu Muzafferüddîn İshak Bey geçti. Beyliğin en zayıf bir zamanında başa geçmesine rağmen, Saruhanoğulları en parlak devrini bu beyin devrinde yaşamıştır. İshak Bey, îmâr faaliyetleri ile beyliğin ve bilhassa merkez Manisa’nın çehresini değiştirdi. O zamanda yapılan eserlerin bir kısmı günümüze kadar ulaşmıştır. Beyliği müddetince Osmanlılarla iyi geçinen İshak Bey, Birinci Kosova Muhârebesi’ne yardımcı kuvvet gönderdi.
İshak Bey’in vefatı üzerine yerine oğullarından Hızırşâh geçti. Kardeşi Orhan, onun beyliğini tanımayarak saltanat mücâdelesine girdi. Murâd Hüdâvendigâr Kosova muharebesinde şehîd olunca, yerine oğlu Bâyezîd’in hükümdar olması üzerine, Karamanoğullarının Osmanlı Devleti aleyhine meydana getirdiği beylikler arasındaki ittifaka Orhan Bey de katıldı. Hızırşâh, 1389’daki Batı Anadolu harekâtı sırasında Yıldırım Bâyezîd’i karşılayarak tâbiyetini arzetti ve memleketini sulh yoluyla Osmanlılara bıraktı. Yıldırım Bâyezîd Hân da Hızırşâh’ın bu davranışı üzerine Demirci, Adala, Gördes, Kayacık ve Kemaliye gibi şehir ve kasabaları içine alan beyliğin doğu taraflarını ona bıraktı. Yıldırım Bâyezîd, Manisa’yı aldıktan sonra Karesi ve Manisa’yı birleştirerek şehzade sancağı yaptı.
Orhan Bey, 1402 Ankara Savaşı’nda Tîmûr Hân’ın safında yer aldı. Saruhan askerleri, Osmanlı ordusundan ayrılıp, Orhan Bey’in yanına gittiler. Osmanlı ordusunun Ankara harbinde yenilmesinden sonra Saruhan Beyliği tekrar kuruldu. Tîmûr Hân, Orhan Bey’i Saruhan Beyliği’nin başına geçirdiyse de, Hızırşâh, Saruhan Beyliği’ne tekrar hâkim oldu. Hızırşâh, Osmanlıların fetret devrinde, Emir Süleyman’ın safını tuttu. Mehmed Çelebi, 1410 senesinde kardeşini ve müttefiklerini yenince, Hızırşâh, Manisa’ya kaçtı ise de, yakalanarak cezalandırıldı. Bundan sonra Saruhanoğulları Osmanlı hâkimiyetine girdi ve beylik tamamen ortadan kalktı.
Saruhanoğulları, hüküm sürdükleri topraklar üzerinde bir çok îmâr faaliyetlerinde bulundular. Beyliğin kurucusu olan Saruhan Bey, Manisa’nın çarşı mahallesinde bir mescid, Gediz üzerinde bir köprü ve Çaprazlar mahallesinde bir çeşme yaptırmıştır. Saruhanoğulları hanedanı içinde en çok, İshak Bey îmâr faaliyetinde bulunmuştur. İshak Bey, Manisa’da 1367’de Ulu Cami, 1369’da Mevlevîhâne, 1378’de bir medrese inşâ ettirmiştir. Bunlardan başka Kâraoğlanlı civarında Koyun Köprüsü, Çaprazlar-ı Sagîr ve Kebir mahallelerinde birer çeşme, Manisa’da Yedi Kızlar Türbesi ve Karahisar ile Karaköy’de birer çeşme yaptırmıştır. Hızırşâh da, îmâr faaliyetlerinde babasını tâkib ederek; Adala’da cami, medrese, imaret ve hamam, Alaşehir’in Kemaliye köyünde Hızır Paşa Camii ile bir hamam ve Manisa’da Çınar Zâviyesi’ni yaptırmıştır.
Saruhanoğulları, Latinlerle ticarî münâsebet kurduklarından Jigliati şeklinde resimli, latin harfleri ile gümüş sikke kestirmişlerdir. İshak, Hızırşâh ve Orhan beylerin İslâmî sikkeleri de ele geçmiştir. Saruhanoğulları, donanmaları ile faaliyette bulunarak pek çok ganimet malı elde ettikleri gibi, batı devletleri ile ticarî münâsebetlerde de bulunmuşlardır.
Saruhanoğulları devrinde yazılan eserlerle de Türkçeye büyük hizmet etmişlerdir. Özellikle Ya’kûb bin Devlethân’ın emriyle Nâsırüddîn Tûsî tarafından on sekiz bab üzerine tertib edilmiş olan Behnâme Türkçe’ye çevrilmiştir.
Saruhanoğulları |
Tahta Geçişleri |
Saruhan Bey |
1302 (H. 701) |
Fahreddîn ilyas Bey |
1345 (H. 748) |
Muzafferüddîn İshak Bey |
? |
Hızırşâh |
?-1390 (H. 792) |
Osmanlı Hâkimiyeti |
|
Orhan Bey |
1402 (H. 805) |
Hızırşâh (ikinci defa) |
1403 (H. 806) |
Osmanlı hâkimiyeti |
1410 (H. 813) |