Yer çekimi ve terâzilerle âlâkalı açıklamalar yapan fizik, astronomi ve matematik âlimi. İsmi Abdurrahmân el-Mansûr el-Hâzinî olup, künyesi Ebü’l-Feth’dir. Doğum târihi belli değildir. Türkistan’ın Merv şehrinde yetişti ve 1118 (H. 512) senesinden itibaren tanınıp meşhûr oldu. 1155 (H. 550) senesinde vefat etti. Bâzan Ebû Ca’fer Ali Hâzini adlı başka bir âlim ile karıştırılmaktadır. Ebû Ca’fer Ali el-Hâzinî de devrinin önde gelen âlimlerinden idi ve bilhassa matematik ve astronomi ilimlerinde söz sahibi idi. Ebü’l-Feth Hâzini bu zâtın kölesi idi. Hâzini’deki kabiliyeti fark eden Ebû Ca’fer, ona ilim öğrettikten sonra âzâd etti. Batı ilim dünyâsında İbn-ül-Heysem’e (Al-Hazen) denildiği için de Hâzini ile karıştırılmaktadır.
Abdurrahmân Hâzini, doğup büyüdüğü Merv şehrinin ünlü âlimlerinden iyi bir tahsil gördü. Özellikle fizik, astronomi ve matematik ilimlerinde devrinde söz sahibi oldu. İbn-i Heysem ve Bîrûnî’nin eserlerini inceleyip istifâde etti. Astronomiye çok önem verdi. Bir çok islâm şehirlerinde kıblenin nasıl bulunabileceği hususunda esaslı çalışmalar yaptı.
Fiziğin dinamik ve hidrostatik konularına ağırlık verdi. Bilhassa hidrostatik üzerine yöneldi. Akışkanların yoğunluğunu ölçme âletini keşfetti. Ayrıca, Bîrûnî’nin kullandığı altı geniş, üstü dar konik bir kap biçimindeki âlet ile, cisimlerin akışkanlar içindeki sürükleme mukavemetleri konusunu da inceledi.
Bir çok katı ve sıvı cisimlerin yoğunluklarını son derece hassas ve bugünkü neticelere yakın bir şekilde tesbit etti.
Ünlü ilim tarihçisi Aldo Mieli, Bîrûnî’nin ve Hâzinî’nin yapmış oldukları katı maddelerin yoğunluk tesbitlerini modern değerlerle şöyle mukayese etmektedir:
Madde |
Bîrûnî’ye Göre |
Hâzinî’ye Göre |
Modern Ölçüm |
Altın |
19.26 |
19.05 |
19.26 |
Demir |
7.82 |
7.74 |
7.79 |
Bakır |
8.92 |
8.83 |
8.85 |
Yâkut |
3.75 |
3.60 |
3.52 |
Zümrüt |
2.73 |
2.62 |
2.73 |
Kuvarts |
2.53 |
2.58 |
2.58 |
Kalay |
11.40 |
11.29 |
11.35 |
İnci |
2.73 |
2.62 |
2.75 |
Yine Aldo Mieli, Hâzinî’nin yoğunlukları ölçmek için Aerometre âletini kullandığını ifâde eder. Hâzini gayretli çalışmalarının sonunda akışkanlıkların yoğunluklarını son derece hassas hesapladı. Aşağıdaki cetvel, Hâzinî’ye ve modern ölçümlere göre bâzı sıvıların yoğunluklarını göstermektedir. Modern âletlerle o devirde kullanılan âletler göz önünde tutulunca, Hâzinî’nin ne kadar hassas bir ilmî yaklaşıma ulaştığı açıkça görülür.
Madde: |
Hâzinî’ye göre: |
Modern ölçüm: |
0’ saf su |
0.965 |
0.9999 |
Deniz Suyu |
1.041 |
1.027 |
Zeytin yağı |
0.920 |
0.910 |
inek sütü |
1. 110 |
1.04-1. 42 |
İnsan kanı |
1. 330 |
1. 45-1. 75 |
İlim tarihçisi Robert Hovvell. Hâzini’nin katı ve s-ıvı maddelerin kesafetini (yoğunluğunu) hesaplama metodunu ve cisimlerin hava içindeki ağırlıklarını hesaplamak için geliştirdiği beş kefeli terazisini uzun uzadıya inceleyerek hayranlığını belirtmiştir. Hikmet Terazisi de denilen bu terazinin kolunun kalınlığı 6 cm. uzunluğu 2 m.dir. Orta kısmı eğilmemesi için L parçasıyla desteklenmiştir. Bir kiriş (B), C’ye geçirilmiştir. Onun üst kısmında ve dilin altında B’ye benzeyen F kirişi vardır. Dilin içinde, boyu yaklaşık 50 cm. uzunluğunda olan D iğnesi hareket etmektedir. En üstteki E kirişi, halkalar ile herhangi bir şekilde tutturulan bir sırığa asılı bulunmaktadır. B ve F kirişlerinin birbirine tekabül eden yerlerde bulunan deliklerinden ipler geçirilmiştir. Böylece, terazi kolunun ağırlığından dolayı eksen üzerinde meydana gelecek herhangi bir sürtünmeye engel olunmaktadır. Terazi kolunun ait tarafında ve ortada bulunan düğme, ferâzı iğnesini düz tutmaya yarar. Bu yüzden de iğnenin ucu bir delik vasıtasıyla terazi kolundan geçirilerek sağlamlaştırılmıştır.
Abdurrahmân Hâzini, terazinin daha küçültülebileceğini belirtmiştir. Kefelen çelik halkalarla terazinin kollarına asılmıştır. Halkalar terazinin kolunun üzerinde bulunan yivlere takılmıştır. Kütleleri ölçmek için terazide beş ayrı kefe vardır. Bunlardan H kefesine, saf olanları karışık olanlardan ayırdığı için, mahrûtî veya hâkim, i kefesine kanatlı kefe adı verilmiştir. Ayrıca hareket edebilen bir K ağırlığı vardır. Seyyare veya rummana denilen bu ağırlık, hafif kolun ağırlığını telâfi etmek için kullanılır. Diğer kefelere ise ağırlık konulur.
Hâzini, ayrı iki maddeden meydana gelmiş bir bileşiğin içindeki bir maddenin X kütlesini şöyle hesaplamıştır:
Hâzinî, havanın ağırlığının bulunduğunu ve ölçülebileceğini ortaya koymakla, Toriçelli’den önce mes’eleyi ele almış ve incelemiş olmaktadır. Hâzinî, sıvılar gibi havanın da bir ağırlığı ve kaldırma gücü bulunduğunu ve hava içinde bulunan cismin ağırlığının, kaldırma kuvveti sebebiyle azalmış olduğunu ve cismin noksanlaşan bu ağırlığının, havanın kesafetine göre değişeceğini söyledi. Arşimed kânununun sâdece sıvılar için geçerli olmadığını, gazlar için de söz konusu olduğunu ve bunun bütün akışkanlar için böyle olduğunu ifâde etti. Hâzinî’nin bu ve benzeri ilmî araştırmaları, barometrenin (Basınç ölçme âleti) keşfedilmesinde temel teşkil etmiştir. Böylece o, Toriçelli, Paskal, Böyle ve bâzı diğer batılı bilim adamlarına öncülük etmiş oldu ve Akışkanlar Mekaniği ilmini kurdu.
Hâzini, ışığın kırılma prensiplerini de inceledi ve gök küreye temas eden güneş ışınlarının dünyâmıza tam dik olarak değil de kırılarak ulaştığını söyledi. Ayrıca, yer çekimi konusu üzerinde araştırmalarda bulundu. Bir çok ilmî deneyler yaptı ve sonunda bütün cisimlerin yer kürenin merkezine doğru, bir cazibe kuvveti (gr’avitasyon) ile çekildiklerini gösterdi. Cisimlerin bu çekilme kuvvetinin farklı oluşunun da düşen cisim ile çekim merkezi arasındaki mesafeye bağlı olduğunu söyledi. Bîrûnî’nin yaptığı araştırmayı geliştirerek, kütleler arasındaki çekim prensibini ortaya koydu. Bu konuyu eserinde şöyle anlatır: “Kuvvet, hacim, şekil ve âlemin merkezinden uzaklık bakımından birbirinin aynı olan cisimlerin ağırlıkları birbirlerine eşittir. Dünyânın merkezine muayyen uzaklıktaki ağırlığı belli olan her cismin, dünyânın merkezine olan uzaklığının farklılığına göre ağırlığı da farklıdır. Dünyânın merkezine olan uzaklık arttıkça, ağırlık da artar, yaklaştıkça hafifler. Bu sebeple bir cismin ağırlığının diğer cismin ağırlığına nisbeti, onların dünyânın merkezine olan uzaklıklarının nisbeti gibidir.” Görüldüğü gibi yer çekimini Nevvfon (1665) değil, ondan asırlar önce yaşayan iki İslâm âlimi keşfetmiştir. Batılılar, müslümanların her buluşunu kendilerine mâlettikleri gibi, yer çekimini de kendi ilim adamlarının bulduğu iddiasındalar. Hâzinî, vardığı bütün bu ilmî neticeleri, tamamen ilmî deneyler ve mukayeselere dayandırıyordu. Bu özelliğinden dolayı Hâzinî’ye, “Dinamik ve Hidrostatiğin üstadı, öncüsü ve Akışkanlar Mekaniğinin ve Gravitasyon prensibinin kâşifi” ünvanını vermek gerekir. Nitekim, İbn-i Heysem’e, “Cebir ilminin”, Bettânî’ye, “Trigonometrinin”, Sabit bin Kurre’yede “Geometrinin” babası ünvanları verilmiştir. Kısaca ifâde etmek gerekirse, Hâzinî, yer çekimi ve özgül ağırlıklar nazariyelerinin gelişmesinde rol oynayan müslüman ilim adamlarının en önde gelenlerinden idi.
Eserleri: 1-Ez-Zîc-ül-mu’teber-il-Sencerî: Merv şehrindeki rasathanesinde yaptığı astronomik gözlemler sonucu hazırladığı bu eserini, Sultan Melikşâh’ın oğlu Sultan Sencer’e takdim etti. Eserinde, bütün gezegenlerin gözlem sonuçlarını, pozisyonlarının hesaplanmasını yaptı. Güneş ve ay’ın pozisyonlarını hesapladı. Sonraki asırlarda Kutbüddîn Şîrâzî’nin çalışmalarına zemin hazırladı. Bu eserini hazırlarken, Hüsâmeddîn Salar ve Envârî adlı iki ilim adamıyla çalışarak gözlemler yaptı. Ayrıca bu eserinde, Merv şehri enlemine göre yıldızların durumları hakkında da bilgi vermektedir. 2-Câmi-üt-tevârih, 3-Kitâb-ün fîl-fecri veş-Şafak, 4-Kitâb-üt-Tefhîm, 5-Kitâb-ül-Âlât-il-acîbeti: Bu eserinde rasad âletleri üzerinde durmakta ve astronomi nazariyesini ortaya koymaktadır. 6-Kitâbu mîzân-il-Hikme: Bu eser sekiz cildden meydana gelmiştir. Her cildde ayrı konular ele alınmaktadır. Birincisinde; hidrostatik konuları, ikincisinde; muhtelif yoğunluk hesaplamaları, üçüncüsünde; yerçekim nazariyeleri, dördüncü cildde, Arşimed ve Menelaos’un hidrostatikle ilgili görüşleri, beşinci cildde, muhtelif maddelerin ağırlık ölçümleri ile altıncı cildde, muhtelif cisimlerin yoğunluklarının hesaplanması, yedinci cildde; muhtelif konularda kendi buluşlarına âid örneklerin incelenmesi, sekizinci cildde ise; astronomi ile ilgili’konular anlatılmaktadır.
Hâzinî, bu eserini hazırlarken, Aristo, öklid, Menelams ve Papas gibi bilginlerin çalışmalarını göz önüne almıştır. Sabit bin Kurra, Ömer Hayyâm, İbn-i Heysem, Kûhî ve Bîrûnî’nin eserlerinden faydalanmıştır. Özellikle özgül ağırlıkları hesaplarken, Bîrûnî’nin bu konuyla ilgili eserinden çok istifâde etmiştir. Mîzân-ül-hikme çeşitli yerlerde basılmıştır.
Hâzinî’nin beş eseri M. Khanikov tarafından kısmen incelenmiş ve İngilizce’ye tercüme edilerek, Amerika’da New Haven’de 1859’da neşredilmiştir.
Eserlerini inceleyen bilim adamları hayranlıklarını ifâde ve îtirâf etmekten kendilerini alamamışlardır. Fizik konularındaki buluşları, günümüzün modern üniversitelerinde incelenmekte olup, sahasına ışık tutmaktadır. Bilim Târihi otoritelerinin çoğu, Hâzinî’nin bütün asırların fizik üstadı olduğunu İbn-i Sînâ, Bîrûnî ve İbn-i Heysem gibi üstâdlarını bu sahada, geride bıraktığını kabul etmektedirler.
Hâzinî, Mîzân-ül-Hikme’sinde, düşmekte olan cismin sür’ati, aldığı mesafe ve geçen zamaı arasındaki münâsebet (ilişki) üzerinde de geniş inceleme ve araştırmalarda bulundu. Onun tesbit edip incelediği bu mühim münâsebet, çıkan mühim ilmî prensip ve denklemler, batılı bilim adamlarına (meselâ Galileo, Keppler ve Newton) mâledilmektedir ki, bunun apaçık bir hatâ olduğu artık ortaya çıkmış bulunmaktadır. İşin doğrusu şu ki, Abdurrahmân Hâzinî’nin bu pek mühim esen, orta çağlarda batı dillerine tercüme edilmiş, onun ilmî görüşlerinden Avrupa ilim çevrelerinden istifâde edilmiştir. Bilim tarihçisi G. Sarton, Hâzinî’nin Mîzân-ül-Hikme’sini, ortaçağlar İslâm dehâsının en önde gelen eseri olarak vasıflandırmakta ve o devir dünyâsı için eşsiz bir eser saymaktadır.