EBÛ MÜSLİM HORASÂNÎ

Horasanlı bir kumandan ve devlet adamı. Horasan’daki dînî ve siyâsî hareketin başına geçerek, Emevîleri devirip Abbâsîlerin başa geçmesini sağladı, ismi Abdurrahmân bin Müslim olup, soyu, nereli olduğu ve nasıl yetiştiği hakkında kesin bilgi yoktur. Bir rivayete göre İsfehân’da 719 (H. 101) senesinde doğdu. Medâyin Rûmiye’de 755 (H. 138)’de vefat etti. Ebû Müslim’in ilk safhası aydınlanmamıştır. Ancak tarihçilerin üzerinde ittifak ettikleri bir husus, Ebû Müslim’in, Kûfe’nin ileri gelenlerinden ve Acl kabîlesi reislerinden Ma’kiloğlu İdris ve Îsâ adlı iki kardeşe hizmetçilik yaptığıdır. Fırsatları değerlendirmesini bilen Ebû Müslim, hizmetine girdiği kimseler tarafından dikkatle yetiştirilmiştir. Daha hizmetçiliğinde Hâşimîler ile dost olması, itibârının artmasına sebeb olmuştur. Süleyman bin Kesîr, Mâlik bin Heysem, Kahtaba bin Sebib, Laluz bin Kureyzâ gibi meşhûr kimselerle hacca giden Ebû Müslim, Hâşimîlerin reisi ve Abdullah bin Abbâs’ın torunu Muhammed bin Ali ile görüştürüldü. Muhammed bin Ali, Emevîlere karşı girişilecek hareket için genç oğlu İbrahim’i yerine halef tâyin ettiğinden, kendisine takdim edilen Ebû Müslim’i, oğlu İbrahim’e gönderdi.

İbrahim bin Muhammed, Ebû Müslim’e yakın alâka göstererek, çevresinin ileri gelenlerinden Ebü’n-Necm Ümran bin İsmail’in kızıyla evlendirdi. Ayrıca, Horasan’da çıkarılması plânlanan isyanın sevk ve idaresiyle vazifelendirdi ve 745 (H. 128) senesinde Horasan’a gönderdi. Önce kabulde güçlük gösteren nakîbler, sonra onu kendilerine reis yaptılar. Horasan’da sür’atle gelişen ve isyan için hazırlanan teşkîlâtı idare eden Ebû Müslim, yaptığı propagandalarla halkı peşine taktı.

Ebû Müslim Horasânî, hareketlerini Emevîlerin Horasan valisi Nasr bin Seyyar ile Kirman haricîleri arasındaki savaşlara kadar gizledi. Bu savaşı fırsat bilerek, bin kişilik bir kuvvetle ortaya çıktı. Horasan valisi Nasr bin Seyyar, bunu görünce dehşete düştü ve derhâl Vâsıfta oturan genel vali Yezid bin Ömer’e duyurdu. Ancak Emevî halîfesi Mervân, Abdullah bin Hasen’den ve haricîlerden başka kendine karşı bir muhalefetin olacağını ummuyordu. Bu bakımdan Ebû Müslim Horasânî’nin hareketini ve bu hususta Horasan valisinin raporlarını pek dikkate almadı. Ebû Müslim, valinin yalnızlığından istifâde ederek, hemen harekete geçti. Emevîlere karşı başlattığı isyana Kirmanlıların katılmalarını da sağladı. İsyan alâmeti olarak, siyah elbise giyip, siyah sarık sarmalarını emretti. Horasan, Merverûz ve Talikan halkı siyah elbiseler giydiler. Böylece Emevîlerin Horasan hâkimiyetine karşı isyan ettikleri ortaya çıkıyordu. Nihayet 747 (H. 130) senesinin yaz mevsiminde, Horasan’da ilk isyan patlak verdi. Yemenliler ve Benî Rabîa kabilelerinin de içlerinde bulunduğu Emevîlerin bütün düşmanları, Ebû Müslim’in etrafında toplandılar. Ebû Müslim, 748 (H. 131)’de Merv’e aynı senenin sonbaharında da Nişâpur’a girdi. Emevî halîfesi İkinci Mervân’ın Şark umûmî valisi Yezid bin Ömer Hubeyre’nin, Horasan’daki ihtilâli bastırmak için gönderdiği ordulara karşı Ebû Müslim de Abbasî nakîblerinden Kahtaba’yı komutan tâyin etti. Kahtaba, Emevî kuvvetlerini bozguna uğrattı. Faluca muharebesinde Yezid’i bizzat mağlûb etti. Böylece 750 (H. 133) senesinde Emevî idaresine son verildi ve Abbasîler başa geçti.

Ebû Müslim Horasânî, 754 (H. 137) senesine kadar Horasan valiliği yaptı. Bir ara Kûfe’ye giderek, Abbasî halîfesi Ebü’l-Abbâs’ı ziyaret etti. Ebü’l-Abbâs vefat edince yerine Ca’fer halîfe tâyin edildi. Ebû Müslim ona da bî’at etti. Bu sırada halîfenin amcasının oğlu ve Şam valisi Abdullah bin Ali kendini halîfe îlân edip, Elcezire ve Şam ordularını kumandası altına alarak Irak üzerine yürüdü. Bunu haber alan halîfe Ebû Ca’fer, Horasan ve Irak ordularını Ebû Müslim’in emrine vererek ona karşı gönderdi. Nusaybin civarında beş ay kadar süren bir savaştan sonra, 754 (H. 137)’de Ebû Müslim gâlib geldi. Abdullah bin Ali, bütün hazîneleriyle birlikte Ebû Müslim’in eline düştü.

Ebû Müslim, aldığı bu hazîneyi halîfe Ebû Ca’fer’e vermediği gibi, halîfe tarafından kendisine verilen Şam valiliğini de kabul etmedi. Doğruca Horasan’a gitti. Müsâde almadan kendi başına hareket etmesi, halîfenin öteden beri duyduğu şüpheyi artıran bir sebeb oldu. Bir bakıma isyan olan bu davranışlarının cezasını vermek isteyen halîfe, onu çeşitli vâdlerle Irak’a çağırdı. Irak’a gelen Ebû Müslim, 755 (H. 138)’de katledildi.

Ebû Müslim’in katli, bilhassa onu ilâh olarak kabul eden İran mecûsîleri arasında çok büyük karışıklıklara sebeb oldu ve ayaklanmalar çıktı. Sonraları ortaya çıkan Ehl-i sünnet dışı fırkalar, bâbekîler ile hurremîler ve bâtınîler (ismâiliyye) kendi îtikâdlarının menşei ve yollarının kurucusu olarak Ebû Müslim Horasânî’yi gösterdiler. Ayrıca şiîliğin az-çok yayıldığı bölgelerin ahâlisi arasında büyük kahraman olarak tanınmış ve onun adına aslı olmayan, uydurma, hayalî hikâyeler ve destanlar yazılmıştır.

Abbasî hanedanının kuruluşuna vesîle olan Ebû Müslim Horasânî, kendi şahsî düşmanlarına olduğu kadar, Abbâsîlerin muhaliflerine karşı da şiddetli hareket etmekten geri durmamıştır. Târihler, onu çok soğukkanlı, ketum, hasedci ve kindar, aynı zamanda insafsız ve merhametsiz bir kişi olarak zikretmişlerdir. Aslında Ebû Müslim Horasânî, yaptığı işlerin neticesini bilmediği gibi, cehâletiyle pek çok müslüman kanının dökülmesine de sebeb olmuştur.