Taahhüt Üzerine alma, söz verme. Taam Aş, yemek. Tâat İbâdet, Allahü teâlânın beğendiği şeyler. Tabasbus Alçakça yalvarma, yaltaklanma. Tabiatcılar Dünyâ böyle gelmiş böyle gider diye inananlar. Dehrîler. Hiç bir dîne inanmayanlar. Tabîb-i Hâzık Müslüman, mütehassıs doktor. Tabiîn Eshâb-ı Kirâmdan birini gören müslüman. Tabut ölen insanın içine konduğu tahta sandık. Ta’dîl Bkz. Cerh ve ta’dîl Ta’dîl-i erkân Namazın rükû’ ve secdelerinde dik durmak. Tafdîl Birini diğerlerinden üstün ve değerli tutma. Tâhir Temiz. Abdest ve guslü bozan şeylerden arınmış olan. Tahkîk Bir şeyin hakîkatini arama, doğru olup, olmadığını araştırma. Tahmîd Şükür etme, hamd etme. Tahrîr Yazma. Ders verme. Tahsisat Bir kurum veya kuruluşta çalışanlara ta’yin edilen yardım ve masraflar. Tahvil Değiştirme, değiştirilme, döndürme, borç senedi. Tâib Tövbe eden, tövbekâr. Takdîr Beğenme, değer biçme, değer verme. Ezelde Allahü teâlânın olmasını istediği şeyler. Kader. Taklîd Başkasının sözünü, delîlini araştırmadan kabûl etmek. Müctehid olmayanın dört mezhebden birini taklîd etmesi lâzımdır. Takrir Yerini bulma, ders anlatma, ta’rîf etme. Takriz Bir eseri, manzûm veya nesir yazı ile övme. Takvâ Haramları işlemekten sakınmak. Talâk Boşama. Bağlı birşeyi çözme. Tâlib isteyen, istekli. Talebe. Ta’likât Şerh, açıklama şeklinde yazılan yazılar. Tama’ Aç gözlülük, dünyâ malı hırsı. Tamahkâr Hırs ve tamah eden, açgözlü, doymaz. Mal ve parayı çok seven. Cimri. Tasadduk Sadaka verme. Tasallut Birini son derece rahatsız etme. Tarikat Yol, meslek, insanları olgunlaştırmak, yükseltmek için tasavvuf âlimlerinin ta’kip ettiği yol Tâ’ûn Veba hastalığı. Ta’vîz Nazar, büyü gibi hastalıklara karşı, Resûlullahdan (s.a.v.) gelen duâlar ile Rukye yapmağa denir. Tavsif Niteliklerini anlatma, sayıp dökme, ta’rîf etme. Tayyib iyi, hoş, güzel, hoş söz. Tayyibât iyi işler, güzel işler, hareketler. Tayy-i mekân Bir anda çeşitli uzak yerlere gidebilme. Tazarru Kendini alçaltarak, hor ve hakîr görerek gönül alçaklığı ile Allahü teâlâya yalvarma Ta’zîr İslâmiyette, edeblendirmek için verilen ceza. Ta’ziye Bir akrabası ölene teselli verme. Teaccüb Şaşakalma, hayran olma, hayrette kalma Tebdîl-i Kıyâfet Kılık kıyâfetini değiştirme, başka kıyâfete girme. Tebe-i Tâbiîn Tabiînden birini gören müslüman. Teberrî Allahü teâlânın düşmanlığından uzak durmak, sevmemek. Teberru Zorlamadan kendi isteği ile bağışta bulunma. Teberrüken Bereketlenmek için. Tebzîr Dağıtma, serpme. Malı, İslamiyetin ve mürüvvetin uygun görmediği yerlere dağıtma. İsrâf. Tecdîd-i îmân Tecdidi imân duâsı okuma îmânını gideren söz ve işe tövbe ederek, îmânı yenileme. Tecrîd Bir tarafta tutma, ayırma. Kalbden ve akıldan dünya düşüncelerini çıkararak gönlünü yalnız Allahü teâlâya verme. Tecvîd Kur’ân-ı kerîmi harflerin çıkış yerlerine, uzatma ve kısaltmalarda dikkat ederek okuma. Tedricen Derece derece, azar azar, yavaş yavaş. Tedris Ders verme, ders öğretme. Tedvin Dağınık hâlde bulunan şiirleri toplayıp bir dîvân meydana getirme. Tedvir Çevirme, döndürme, yuvarlak dâire hâline çevirme. Teenni Yavaş gitme, yavaş hareket etme, gecikme. Tefekkür Düşünme, zihin yorma. Ahıret hâllerini düşünme. Tefsîr Kelâm-ı ilâhîden, murâd-ı ilâhîyi anlama. Tefviz Bir işi birine verme, birinin sorumluluğuna bırakma. Allahü teâlâya havale etme. |
Teganni Nağme ile okuma. Mûsikî perdelerine uyarak okuma. Tegannî ile ezan ve Kur’ân-ı kerîm okumak günahtır. Teheccüd Gecenin üçte ikisi geçtikten sonra kılınan namaza denir. Tehevvür Öfke ve hırsla saldırma. Sonunu düşünmeden bir işe saldırma. Tehlîl “Lâ ilâhe illallah”ı söyleme. Tekâüd Yaşlılık veya sakatlık sebebi ile maaşının bir kısmı ile hizmetten ayrılma. Emekliye ayrılma Tekebbür Kibirlenme. Tekeffül Birine kefil olma, kefalet verme, üstüne alma Tekfin Ölüyü kefene sarma, kefenleme. Te’kid Sağlamlaştırma, kuvvetlendirme. Tekvin Var etme, yaratma, hâsıl etme. Allahü teâlânın sübûti sıfatlarındandır. Tekzîb Yalanlama, yalan olduğunu söyleme. Telfîk Birleştirme, kolaylıkları toplayarak bir araya getirme. Dört mezhebi birleştirmek caiz değildir. Telhis Özetleme. Teferruatlı olarak yazılmış bir şeyin mühim olan yerlerini alıp, özet hâlinde ifâde etme. Telkin Ölen kimse gömüldükten sonra, kabir suâl ve cevaplarını mezarın başında sesli söyleme. Telmih Söz arasında kastedilen bir şeyi ma’nâlı olarak söyleme. Açık söyleme. İmâlı konuşma. Temenni Dileme, arzu, istek. Temettü Kâr etme, kazanma bir malı kullanma. Temkin İhtiyat, tedbir. Tenakuz Çelişki, zıddiyet. Terâcim Tercümeler, hayat hikâyeleri. Teravih Ramazân-ı şerîf ayında yatsının son sünneti ile vitr arasında kılınan yirmi rek’atlık namaz. Terceme-i hâl Hâl tercümesi. Tereke Ölen kimsenin bırakığı miras malı. Tertîb Kazaya kalan namaz sayısı sahibi beşe kadar olan kimse. Böyle olan kimse namazlarını sıra ile kılar Terviye günü İbrâhim aleyhisselâmın İsmâil aleyhisselâmı kurban etmek vâ’dini yerine getirmek için rü’yâyı ilk gördüğü kurban bayramı gecesinden iki gün evvelki gece. Teslîm Kendini Allahü teâlânın irâdesine bırakma Tesvîf Sebepsiz geciktirme, atlatma Teşrih Açma, yayılma, şerhetme. Teşyi’ Uğurlama. Tevâdu Dünyâ rütbelerinde kendinden aşağı olanlara büyüklük göstermemek. Alçak gönüllülük. Tevâzu Bkz. Tevâdu. Tevcih Çevirme, yöneltme, döndürme, söz atma. Tevdî Bırakma, emânet etme. Vedalaşma. Tevekkül Kalbin, Allahü teâlâya inanması, i’timâd etmesi, güvenmesi, onun ile rahat etmesidir. Tevessül Peygamberimizin (s.a.v.) veya büyüklerden birini vesile ederek Allahü teâlâya yalvarma. Vesile ettiği kimsenin şefaatini istemek. Tevfîk Allahü teâlânın yardımına kavuşma. Tevhîd Allahü teâlânın birliğine inanma. Tevsik Sağlamlaştırma, sağlamlaştırılma. Bir hâdisenin doğruluğunu belge ile isbât etme. Teyemmüm Su bulunmayan yerlerde abdest yerine pak toprak ile elleri, kolları, yüzü niyet ederek mesh etmek. Tezekkür ölümü düşünme, hatıra getirme. Tezellül Kendini hor ve hakîr gösterme, alçalma küçülme. Tezhîb Altın ile süsleme. Tezkiye Kalbin temizlenmesi. Tılsım Sihir, büyü. Tımar Osmanlı Devleti’nde sipâhilere verilen mülk. Tilâvet Tecvid ile Kur’ân-ı kerîm okumak. Tövbe-i nâsuh İşlediği bütün günahlara bir daha işlememek üzere tövbe etme, pişman olma. Töhmet Suçlama birine isnâd olunan suç, işlendiği sanılan fakat gerçekte meydana çıkmamış olan suç. Tûbâ ağacı Cennette bulunan, kökü yukarıda dalları aşağıya doğru olan ağaç. Tuğra Pâdişâhların mühürü. Tuğyan Taşma, taşkınlık, azgınlık. Allahü teâlânın emirlerine aykırı hareket etme. Tûl-i emel Uzun emel, hiç ölmeyecekmiş gibi uzun zaman sonra olacak şeyleri düşünme. Dünyâ malına düşkün olma. Tumânînet Namazda kırâatde, rükûda, secdelerde, kavmede, celsede ve diğer yerlerde a’zâların hareketsiz durması. Türbe Büyüklerin ve âlim zâtların mezarları üzerine yapılan bina. |