Şafiî mezhebi fıkıh âlimlerinden. İsmi, Ali bin Abdülber bin Ali el-Hüseynî el-Venâî olup, künyesi Ebü’l-Hasen’dir. 1170 (m. 1756) senesinde Mısır’ın Venâ köyünde doğdu. 1212 (m. 1797) senesinde Medîne-i münevverede vefât etti.
Venâî, tahsilini Mısır’da yaptı. Zamanın büyük âlimlerinden olan Şemsüddîn Muhammed bin Ali Şirvânî, Seyyid Muhammed Murtazâ ve başkalarından ilim öğrendi. Muhammed Murtazâ’dan hadîs ilmini öğrenip icâzet aldı. Hocası onu çok sever ve çok üstün tutardı. Ona i’timâdı son derece idi. Öyle ki, “İhyanın şerhini yaptığında ona verip; “Münâsib gördüğün yerleri bırakabilir, münâsib görmediğin yerleri çıkarabilirsin” buyurdu. Venâî, hac için 1203 (m. 1788) senesinde Mekke-i mükerremeye gitti. Üç sene orada ikâmet etti. Otuz senede yayamadığı ilmi, burada üç senede yaydı. Daha sonra Medîne-i münevvereye gitti. Resûlullahın kabr-i şerîfini ziyâret edip Mısır’a döndü. Rü’yâsında Resûlullah (s.a.v.) onu Medîne-i münevvereye çağırdı ve orada vefât edeceğini buyurdu. Venâî bu emir ile sevinçle Medîne’ye vardı. Vefâtına kadar orada kaldı.
Venâî, fıkıh, hadîs ve diğer ilimlerde üstün bir dereceye yükseldi. Ferâiz ilminde emsalsizdi. Halvetiyye yolunun edebini Ahmed Derdîrî’den öğrenip icâzet (diploma) aldı. Şeyh Ömer Abdülkerîm bin Abdürresûl, onun hayâtına ve kerâmetlerine dâir bir eser yazdı.
Venâî, çok ibâdet ve mücâhede eden, hâller ve kerâmetler sahibi bir zât idi. Daha küçük iken kerâmetleri görüldü. Küçüklüğünde su dolu bir havuza düştü. Ailesine haber verilinceye kadar orada kaldı. Ana-baba ve yakınları oraya koştuklarında, Venâî’yi havuzun zemininde oynarken buldular. Boğazına su kaçmamış ve hiç zarar görmemişti.
Venâî, çok geceler rü’yâsında Resûlullahı (s.a.v.) görürdü. Bir gece yine rü’yâsında Resûlullahı (s.a.v.) gördü. Resûlullah (s.a.v.) mübârek şehadet parmağını Venâî’nin ağzına koyup hareket ettirdi ve geceleyin; “La ilâhe illallâhü vallâhü ekber Allahü ekber” duâsını okumasını tenbîh buyurdu.
Onsekiz yaşında iken kitap yazmaya başlayan Venâî, çeşitli ilimlere dâir birçok eser yazdı. Eserlerinden bazıları şunlardır: 1- Tuhfet-ül-efkâr. 2- Delîl-üs-sâlik ilâ melik-il-memâlik. 3- Necât-ür-Rûh, 4- El-Kelimât-ül-Celiyye fî beyân-il-murâd minel Ecrûmiyye 5- Füyûd-ül-Melik-id-dâim (ferâize dairdir), 6- Mevrid-üz-Zam’ân (mevlid), 7- Şerhu salevât-i Derdîrî. 8-Umdet-ül-ebrâr fî ahkâm-il-hac vel-i’timâr, 9- El-Meneh-ul-ilâhiye.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Câmi’u kerâmât-il-evliyâ cild-2, sh. 200
2) Mu’cem-ül-müellifîn cild-7, sh. 117
3) Esmâ-ül-müellifîn cild-1, sh. 770
4) El-A’lâm cild-4, sh. 298
5) Brockelmann Sup-2, sh. 424
6) İzâh-ül-meknûn cild-1, sh. 478, 620, cild-2, sh. 575