Târih ve biyografi âlimi. Babası 1160 (m. 1747) senesinde vefât eden Hâcı İsmâil Ağa’dır. Hâcı İsmâil Ağa, İstanbul’un Ayvansaray semtinde Toklu Dede mahallesinde oturur, Sultan Mehmed Hân’ın kızı Hatice Sultan’ın türbedar kethüdâlığı ve Dâmâd Hasen Paşa’nın hizmetiyle meşgûl olurdu. Hâfız Hüseyn Efendi, Toklu Dede mahallesinde doğdu. Toklu Dede Câmii İmâmı Şeyh-ül-kurrâ Halîl Efendi’den Kur’ân-ı kerîm kırâatini öğrendi. Kur’ân-ı kerîmi başından sonuna kadar ezberlediğinden Hâfız lakabı verildi. Toklu Dede Mescidi, daha önce kilise idi. Fâtih Sultan Mehmed Hân İstanbul’u fethedince câmiye çevirdi. Bu câmiye Şeyh Toklu İbrâhim Efendi türbedar ve İmâm ta’yin edildi. Bu mübârek yerde nice büyükler, yıllarca hizmet verdiler. Civarda bulunan Emîr Buhârî dergâhı da nice büyükleri bağrında barındırdı. Çok sayıda kâmil insanın yetişmesine vesile oldu. Hâfız Hüseyn Efendi, bu dergâhın şeyhlerinden Ahmed Karamanî zamanına yetişti. Mehmed Emîn Tokâdî (r.aleyh) gibi büyükleri görmekle şereflendi. Yeniçeri zümresine dâhil olan Hüseyn Efendi, Baltacılar kethüdâlığında bulundu. Mehmed Emîn Tokâdî hazretlerinin talebelerinden Müstakim-zâde Süleymân Sa’deddîn Efendi’nin ilim ve feyzinden de istifâde eden Ayvansarayî Hâfız Hüseyn Efendi, 1201 (m. 1786) senesinde vefât edip, Eyyûb’de Zâl Mahmûd Paşa Câmii avlusuna defnedildi.
Ayvansarayî Hüseyn Efendi, hocası Müstakim-zâde’nin tavsiyesi ile “Hadîkat-ül-cevâmi’” adlı eserini yazdı. Eserinde, İstanbul’daki câmi ve mescitleri yaptıranlar, yapanlar ve minber koyanlar, câmilerin bahçesinde medfûn olanlar hakkında bilgiler verdi. Eserini ince bilgilerle süsledi. Bu câmi ve mescidlerin her birinde en az bir vakit, ba’zılarında birkaç vakit namaz kıldı. Pekçok mübârek kimsenin Allah aşkıyla akan gözyaşları ile yıllarca ıslattıkları bu mescid ve câmileri yaptıranların, hayırla yâd edilmelerine vesile oldu. Müslümanların senelerce namaz kıldıkları mescidlerin ve arazilerinin, daha sonra ba’zı sahtekârlar tarafından çalınıp işgal edilmesine kısmen de olsa mâni oldu. 1193 (m. 1779) senesinde tamamlanmış olan “Hadîkat-ül-cevâmi’”e, daha sonra Seyyid Ali Efendi tarafından bir zeyl (ilâve) yapıldı. Yapılan bu zeyl ile, 1253 (m. 1837) senesine kadar İstanbul’da inşâ edilen câmi, mescid, dergâh ve bânileri hakkında bilgi verildi.
Ayvansarayî Hüseyn Efendi, “Hadikât-ül-cevâmi’” adlı eserinin yanında, hâl tercümelerine dâir, “Vefeyât-ı selâtîn ve meşâhir-ir-ricâl” adlı eserini kaleme aldı. Bu eserinde, Osmanlı pâdişâhlarının ve meşhûr kimselerin doğum ve vefât târihleri yazılıdır.
“Vefeyât” adındaki diğer bir eseri de, şâir pâdişâhların vefâtları, ba’zı âlim ve şâirler, Anadolu ve Rumeli’de yetişen ba’zı evliyânın vefât târihlerine dâir söylenen beytleri ihtivâ etmektedir.
“Mecmûa-i Tevârîh” adlı diğer bir eserinde ise, câmi ve tekkelerden başka çeşmelerin yapılış târihleri ve ba’zı meşhûrların vefât târihleri ile ilgili düşürülmüş târih manzûmelerini vermektedir.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Osmanlı Müellifleri cild-3, sh. 48
2) Esmâ-ül-müellifîn cild-1, sh. 327
3) İzâh-ül-meknûn cild-1 sh. 397
4) Hadîkat-ül-cevâmi’ cild-1 sh. 46, 144
5) Mu’cem-ül-müellifîn cild-3 sh. 314