Osmanlı âlimlerinden. Osmanlı şeyhülislâmlarının yetmişincisidir. İsmi, Abdullah’dır. “Vassaf diye bilinir. Akhisarlı Şeyh Mecdüddîn soyundan Mehmed Efendi isminde bir zâtın oğludur. 1073 (m. 1662) senesinde Akhisar’da doğdu. 1174 (m. 1761) senesinde İstanbul’da vefât etti. Eyyûb Sultan civarında Siyavuşpaşa türbesi yanına defnedildi.
Çocukluğundan i’tibâren ilim tahsiline yöneldi. İlk öğrenim ve eğitimini memleketinde gördükten sonra İstanbul’a geldi. Kara Halîl Efendi’nin hizmetinde ve ilim meclisinde bulundu. Aklî ve naklî ilimleri tahsil edip, onun yanında mülâzim (stajyer) olarak vazîfe yaptı. 1111 (m. 1699) senesinde yapılan imtihanı kazanıp müderrislik diplomasını aldı. Bu arada hocası Kara Halîl Efendi’nin kızıyla evlendi. Bir çok medreselerde müderrislik yapıp talebe yetiştirdi. 1137 (m. 1724) senesinde Selanik kadılığına ta’yin edildi. 1140 (m. 1727) senesinde Mısır kadılığına nakledildi. Bir sene sonra İstanbul’a da’vet edildi. 1148 (m. 1735) senesinde İran’da Şah Tahmasb’ı tahtandan indiren Nâdir Şâh’ın iki ülke arasındaki uzlaşma isteği üzerine, İran’a gönderilen Kara Mehmed Paşa-zâde Vezir Kara Mustafa Paşa başkanlığındaki elçi heyetine fetvâ emîni olarak katıldı. Bu vesileyle; İsfehan, Kandahar ve Semerkand şehirlerini de ziyâret etti. İstanbul’a döndükten sonra 1154 (m. 1741) senesinde Anadolu kadıaskerliğine getirildi. Fakat çok geçmeden 1155 (m. 1742) senesinde vazîfeden ayrıldı. Yedi yıl devlet hizmetinden uzak kaldıktan sonra 1162 (m. 1749) senesinde Rumeli kadıaskerliğine getirildi. 1168 (m. 1755) senesinde Seyyid Murtazâ Efendi’den boşalan şeyhülislâmlık makamına Pâdişâh Sultan Üçüncü Osman Hân tarafından ta’yin edildi. Bu vazîfede beş ay kadar kaldıktan sonra ihtiyârlığı ve rahatsızlığı sebebiyle vazîfeden ayrılıp emekli oldu. Bir müddet Bursa’ya gönderildi. Daha sonra dönüp Emîrgân’daki evine çekilip ilim ve ibâdetle meşgûl iken yüz yaşını geçmiş olarak vefât etti.
Vassaf Abdullah Efendi zamanın ileri gelen âlimlerinden olup, aklî ve naklî ilimlerde derin âlim, güzel yazı yazan fazilet ve güzel ahlâk sahibi bir zât idi. Nasihat özelliğinde güzel şiirleri olan Abdullah Efendi, “Vassaf veya “Abdî” mahlasını kullanırdı. Fen terimlerini açıklayan risalesi vardır.
Yazmış olduğu eserlerin önemlileri: 1- Hayâl-i Behçetâbâd: Nasihat özelliğini taşıyan binbeşzüz beyti içine almıştır. 2- Zemzeme: Kelâm ilmine dâir bir eserdir. 3- İrşâd-ı Ezkiyâ: Nahiv ilminde meşhûr olan “Kâfiye” adlı eserin manzûm olarak tercümesidir. 4- Ünvân-üş-Şeref kasidesine yazdığı nazire: Hicrî dokuzuncu asırda yaşayan meşhûr âlim ve ediplerden Şerefüddîn ibn-il-makarri İsmâil Yemenî’nin “Ünvan” adlı kıymetli eserine naziredir. Arabî olarak yazılması, Abdullah Efendi’nin Arabî ilimlerdeki derecesini gösterir. Bu eserin özelliği: “Bir satırda beş ilmi toplamıştır. Ya’nî düz okunduğu hâlde düz ilim ve her satırın birinci kelimeleri dik olarak boyuna okunsa diğer bir ilim, üçüncü kelimeler bunun gibi boyuna okunsa başka bir ibâre ile diğer bir ilim ifâde eder. 5- Fetâvâ-ı Vassaf Fetvâlarının toplandığı eseridir. 6- Dîvânçe. Bir Şiiri:
Dildâde-i şevk isen rızâya,
ihramda tâbi ol Hudâya,
Âhır yine hâk olur bu tenler,
Bilmem neye kibreder edenler.
Evkâtını eyleme izâat,
Nadan ile etme akd-i sohbet,
İrfana bulunsun intisabın,
Bil kadrini kâbil-i hitabın.
Olsan O mâkûleye mülâki,
Ya meclise gelse ittifâkî,
Pend eyleyüp itme nefsin itâb,
Mesdûd-i yed-i kazadır ol bâb.
Açıklaması: Eğer Allahü teâlânın rızâsına kavuşmak istiyorsan, kerem ve cömerdlikte Allahü teâlâya tâbi ol.
Ya’nî ikram edici ve cömerd ol. Sonunda bu tenler toprak olacaktır. Fakat bilmem ki kendini beğenip üstün görenler neden kibir ederler.
Vaktinin kıymetini bil, boşyere geçirme. Câhillerle de sohbet etme. İlim ve irfan ehliyle Allah adamlarıyla beraber ol. Hak ve hakîkati söyleyenin kıymetini bil.
Allah adamlarının bulunduğu o sohbet meclisine kavuşursan veya o meclis sana nasîb olursa, nasihat dinle, kendini yorma. Zira o kapı Allahü teâlânın kudretiyle kapalıdır. Ya’nî senin orada konuşman uygun değildir.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Devhat-ül-meşâyıh sh. 98
2) İlmiye salnamesi sh. 567
3) Osmanlı Müellifleri cild-2, sh. 481
4) Kâmûs-ül-a’lâm cild-4, sh. 3099