PÎRÎ-ZÂDE MEHMED SÂHİB EFENDİ

Osmanlı âlimlerinden. Altmışdördüncü Osmanlı şeyhülislâmıdır. İsmi Mehmed’dir. Yeniçeri ocağı ağalarından (subaylarından) Pîri Ağa’nın oğludur. Pîri-zâde diye şöhret bulmuştur. 1085 (m. 1674) senesinde İstanbul’da doğdu. 1162 (m. 1749) senesinde İstanbul’da vefât etti. Üsküdar’da babasının kabri yanına defnedildi. Çocukluğundan i’tibâren ilim tahsiline yönelip on yaşındayken Kur’ân-ı kerîmi tecvid kaidelerine uygun olarak okumayı öğrendi. Zamanının âlimleri olan Şeyh Süleymân, Tâhir, İshak ve Ahmed efendilerden aklî ve naklî ilimleri tahsîl etti. Şeyhülislâm Mirzâ-zâde’nin hizmetinde bulunup, onun yanında ilmî üstünlüğe ulaştı. 1106 (m. 1695)’da mülâzim (stajyer) oldu. Feyzullah Efendi’nin de hizmetinde ve sohbetlerinde bulundu. Feyzullah Efendi’nin tavsiyesiyle Daltaban Mustafa Paşa ve Rami Paşa’nın yanında imamlık ve kitapçılık (kütüphâne me’muru) vazîfelerinde bulundu. 1113 (m. 1701) senesinde hâriç rütbesiyle Alicân medresesine müderris ta’yin edildi. Diğer ba’zı medreselerde de müderrislik yapıp talebe yetiştirdi. Evkâf-ı Haremeyn müfettişliğiyle vazîfelendirildi. Daha sonra Süleymâniye Dâr-ül-hadîsi’nde başmüderris oldu. 1135 (m. 1722) senesinde Selanik ve arkasından Yenişehir kadılıklarına, 1140 (m. 1727) senesinde Sultan Birinci Mahmûd Hân’ın imamlığına ve şehzâdelerin hocalığına ta’yin edildi.

Pâdişâh’ın birçok ihsân ve iltifâtlarına nail oldu. 1142 (m. 1730) senesinde Bursa kadılığına ta’yin olundu. Aynı sene içinde Mekke-i mükerreme pâyesiyle de taltif edildi. 1143 (m. 1731) senesinde Pâdişâh’ın baş imamlığına ve İstanbul kadılığına getirildi. 1146 (m. 1734) senesinde Anadolu, 1149 (m. 1736) senesinde Rumeli kadıaskerliklerine yükseltildi. 1151 (m. 1738) senesinde bu vazîfeden alındı. 1156 (m. 1743) senesinde tekrar Rumeli kadıaskerliğine iade edildi. 1158 (m. 1745) senesinde şeyhülislâmlık makamına getirildi. 1 yıl 1 ay müddetle bu vazîfeyi yürüten Pîri-zâde Mehmed Sâhib Efendi, ihtiyârlık ve hastalık sebebiyle vazîfeden ayrılıp emekli oldu. Beşiktaş’da bulunan yalısında istirahate çekildi. Bu sırada hac ibâdetini eda etmek için Hicaz’a gitti. Hac ibâdetini yerine getirip, sevgili Peygamberimizin mübârek kabrini ziyâret ettikten sonra, dönüşünde bir müddet Gelibolu’da ve Tekirdağ’da kaldı. Daha sonra İstanbul’a dönüp, Üsküdar’daki evinde istirahate çekildi ve ibâdetle meşgûl oldu. Ömrünün sonuna yakın evinde istirahat edip Allahü teâlâya ibâdet etmekle meşgûl iken, bu fânî ve geçici âlemden ebedî âleme göç etti.

Pîrî-zâde Mehmed Sâhib Efendi, aklî ve naklî ilimlerde derin âlim, güzel ahlâk sahibi bir zât idi. Akıllı, zekî ve ileri görüşlü olup, ilim ve teknikdeki ilerlemeleri teşvik eder idi. Beyşehir müftîsi Hâcı Mahmûd-zâde’nin ortaya çıkardığı, iki cisim arasındaki mesafenin uzaktan ölçülmesine yarayan yeni bir usûl bulup, bir âlet yapmış ve bunu Pâdişâh Sultan Birinci Mahmûd Hân’a sunmuştur. Pâdişâh’ın teşvikiyle âlet geliştirilip daha kullanışlı hâle getirilmiştir.

Pîrî-zâde Mehmed Sâhib Efendi’nin, mütâlâa ettiği eserlere yazmış olduğu ta’likâti ve haşiyeleri vardır. İbn-i Haldûn Târihi’nin mukaddimesini Türkçeye tercüme etmiştir. Ayrıca Arabça, Farsça ve Türkçe olarak yazdığı şiirlerinin toplandığı “Dîvân”ı vardır.

¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾

1) Devhat-ül-meşâyıh sh. 93

2) Esmâ-ül-müellifîn cild-2, sh. 327

3) Kâmûs-ül-a’lâm cild-2, sh. 1586