Hindistan da yaşayan evliyânın en büyüklerinden. Ahmed-i Fârûkî Serhendî hazretlerinin torunu, Urvet-ül-vüskâ Muhammed Ma’sûm Fârûkî hazretlerinin de en küçük oğludur. 1059 (m. 1649) senesinde Serhend’de dünyâya geldi. Babasının mübârek teveccühleri altında yetişti. Zamanındaki ilimleri öğrenerek büyük bir âlim oldu. Tasavvuf yolunda yüksek derecelere kavuşarak zamanın kutublarından oldu. 1131 (m. 1719) senesinde vefât etti.
Muhammed Sıddîk kardeşlerinin en küçüğü idi. Muhterem babasının ihtiyârlığı zamanında dünyâya geldiği için, babasının ve annesinin çok sevgilisi idi. Babası Muhammed Ma’sûm hazretleri, diğer oğullarına müjdelediği bütün kemâlâtı buna da müjdeledi. Muhammed Sıddîk, küçük yaşta ilim tahsiline başladı. Tefsîr, hadîs, fıkıh gibi zâhirî ilimleri ve zamanının fen ilimlerini öğrendi. On sekiz yaşında iken büyük bir âlim oldu. Bu arada babasının teveccühleri ile kalb ilimlerinde de en yüksek derecelere çıktı. “Vilâyet-i Ahmediyye” ismi verilen üstün makamın sahibi oldu. Bu makama kavuşmadan önce rü’yâda Peygamber efendimizi (s.a.v.) görerek Vilâyet-i Ahmediyye makamı ile şerefleneceğinin müjdesini almıştı.
Muhammed Sıddîk hazretlerinin mübârek yüzü, kaşları, gözleri ve burnu babasına çok benzerdi. Ömrünün çoğu hastalık ile geçti. Bir anda birkaç çeşit hastalık vücûdunda olduğu hâlde, o hiç şikâyet etmez, hâline şükr ve sabrederdi. İbâdet edebilecek kadar yer, yiyeceklerin pekçoğundan perhiz ederdi. Buyururdu ki; “Hastalık sebebiyle yaptığım bu perhizler aynı zamanda kalbimi temizledi.”
Ömrünün sonuna doğru saltanat merkezi olan Delhi’ye gitti. Zamanın pâdişâhı Muhammed Ferruh onun talebesi olmakla şereflenmişti.
Muhammed Sıddîk hazretlerinin, Muhammed Mehdî ve Muhammed Abdülbâkî isminde iki oğlu vardı.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Umdet-ül-makâmât sh. 394